Dissosiyatif kimlik bozukluğu ya da diğer adıyla çoğul kişilik bozukluğu bir kişinin kimliğinin iki ya da daha fazla farklı kişilikler olarak parçalanması ve bu kişilik yapıları arasında git-gel yaşaması durumudur. Farklı kişilikler arasındaki geçişler bazen dakikalar sürerken bazı durumlarda ise günlerce sürebilmektedir. Bu bireyler aynı zamanda sıradan unutkanlık olarak değerlendirelemeyecek şiddette hafıza kaybı problemi de yaşayabilmektedir.

Çoğul kişilik bozukluğunda bireyin gerçek kişiliği dışında oluşan diğer alt kişiliklere ‘alter‘ adı verilmektedir. Bu alterler genellikle farklı cinsiyete, yaşa, ırka ve kişilik özelliklerine sahiptir. Bazı vakalarda alterlerden bazılarının bir hayvan olarak da deneyimlendiği görülmüştür.

Araştırmalara göre, bu bozukluğa sahip bireylerde ortalama en fazla 10 alter görülürken, bu güne kadar en fazla altere sahip olan kişinin 100 adet kişilik geliştirdiği bilinmektedir.

Nedenleri?

Çoğul kişilik bozukluğunun sebepleri henüz tam olarak bilinmemektedir. Ancak yapılan araştırmalara göre yaşanan çevresel ya da kişiler arası stres, çocukluk döneminde maruz kalınan istismar ve travma durumlarının bu bozukluğun gelişmesinde rol oynadığı kanıtlanmıştır. Bu bozukluğa sahip bireyler arasında yapılan araştırmalara göre; bireylerin %99’unun çocukluk dönemlerinde istismara maruz kaldığı görülmüştür. Aynı araştırmanın sonucuna göre; genellikle 9 yaş ve öncesinde travma yaşamış bireyler arasında bu bozukluk daha yaygındır.

DSM-5’e (Psikiyatri Tanı Ölçütleri Başvuru Elkitabı) göre çoğul kişilik bozukluklarının başlıca semptomları şunlardır:

  • Kişinin 2 ya da daha fazla farklı kişilik özellikleri göstermesi
  • Kişinin kendi davranışlarını ve konuşmalarını hatırlamakta güçlük çekmesi
  • Uyku bozukluğu
  • Yeme bozukluğu
  • Baş ve mide ağrıları gibi somatik yakınmalar
  • Farklı kişiliklerin varlığını hissetme
  • Depresif belirtiler
  • Kendi kendine zarar verici davranışlarda bulunma
  • İntihara eğilim

Bozukluğun tanısı için bu belirtilerin herhangi bir alkol ve madde kullanımı ya da genel tıbbi bir problemden kaynaklanmıyor olması gerekmektedir.

Çoğul Kişilik Bozukluğu ve Psikoterapi

Çoğul kişilik bozuklukları tartışmalara yol açan ve belirli bir ilaç terapisi uygulanamayan psikiyatrik bir problemdir. Bunun yanı sıra tanısı ve uygulanan terapiler ile ilgili kesin bir kriter bulunmamaktadır. Terapinin oldukça zor ve ağır işleyen bir süreç olduğu bilinmektedir. Bozuklukta en etkili yöntem psikoterapilerdir. Terapistler seanslar sırasında farklı kişilikleri tek bir kişilik olarak birleştirmeye yönelik terapiler uygulamaktadır. Bu terapilerin sağlıklı bir şekilde sonuçlanabilmesi için bu konuda uzman olan terapistlerle çalışmak önemli bir belirleyicidir.

Çiğdem Doğru | Klinik Psikolog

Comments (1)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir