Bu roman gerçek bir hikaye. Dünyanın tanıdığı bir piyano virtüözü olan James Rhodes’in hayat hikayesi…

Kitap o kadar konunun içine çekerek ve etkileyerek akıyor ki, okurken istemsiz empati yapılabiliyor. Zaten bu kitabın empati kurulmadan anlaşılabileceğine inanmıyorum. James bu kitabı yazarak ve büyük bir cesaret göstererek hem kendisiyle hem de toplumla yüzleşme sağlamış. Bir tecavüzle dağılan hayatının müziğe ve sanatına olan bağlılığı ile nasıl toparladığı harika bir güç göstergesi. Tabii bunu sağlamak o kadar kolay olmamış.

5 yaşında küçük bir çocukken okulundaki bir öğretmeninin (erkek, spor hocası) 5 yıl boyunca cinsel istismarına maruz kalmış. Yazar yaşadıklarına istismar denmesiyle yaşanılanın büyüklüğünü ve zorluğunu doğru aktarılmış olmadığını düşünmüş. Çünkü biliyoruz ki istismarın da bir skalası var. James’in yaşadığı net ve tam anlamıyla bir tecavüz. Hem de saldırganca yapılmış bir tecavüz.

Kitabın en etkileyici yanı, çocukluktan 40’larına gelinceye kadar yaşadığı tecavüzleri, travmaları, akıl hastanesi süreçlerini olduğu gibi ve açık bir dille ve cesaretle yazmış olması. Aynı zamanda kitabın her bölümünde başlamadan bir klasik müzik bestecisi ve bir eserin tanıtılması da karakterin sanatına ve aşkına olan bağlılığını ve bundan güç aldığını gösteriyor.

Bir travmaya sebep olacak ana korkularımız ölüm, yalnızlık, özgürlük, anlamsızlık gibi şeylerin çok önünde olan gerçek bir acı hikayesi. Bir travmanın oluşması için yaşanana yalnızca şahit olmak veya duymak bile yetiyorken James, hayatının uzun bir sürecinde bizzat yaşadığı bu olayla ilgili ciddi bir travma sonrası stres bozukluğu serüvenini atlatıyor. Öyle ki bir baba olup hayata tutunması için ciddi güzel bir gerekçesi varken bile durmadan canını acıtmaya, ölüm ve acı hazzıyla sık sık yalnız kalıp kendini kapattığı ve bileklerine kesikler attığı günleri de aktarmış.

Uzun süre akıl hastanesinde kalmış sonra yeniden hayatına birini alacak kadar, albüm çıkaracak kadar hayata tutunmayı başarmış. Yaşadıklarını kendine de durmadan anlatıp onda nasıl hisler bıraktığını, neleri eksiltip neleri kattığının bilincine vararak, piyano tutkusunun gücüyle de şu anda başarılara imza atan ve hayatını herkesle durmadan paylaşıp yaşamış olan veya şahit olan herkese yardımcı olma çabasıyla sürdürmeye devam ediyor.

Hacire Nur Yıldız | Klinik Psikolog

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir