Hepimiz zaman zaman hüzün, keder ve umutsuzluk gibi duygular hissederiz. Depresyonda ise bu duygu durumu ve yorgunluk, uyku sorunları, hayattan zevk alamama gibi belirtilerin 2 hafta veya daha fazla sürmesi gerekmektedir. Depresyonun tedavisinde psikoterapi ve ilaç kullanımı yanında bazı hayat tarzı değişikliklerinin de etkisi olduğunu araştırmalar göstermektedir. Bu yazıda terapi ve ilaç tedavisine ek olarak depresyonla baş etmede uygulayabileceğiniz fikirlerden bahsedeceğiz. Depresyonla baş etmede atacağınız adımlar küçük olsa da bu adımları atmış olmanın verdiği güven duygusu devamının da gelmesini sağlayacaktır. Bu listeye ek olarak, önceden yaptığınız ve sizi iyi hissettiren şeyleri içinizden gelmese bile yapmaya çalışmak da etkili olacaktır.

Sosyal İlişkilerin İyileştirici Gücü

Depresyonla gelen yorgunluk ve bir şey yapmak istememe hali ilişkilerimizi de etkileyebilir. Sosyal ilişkilerin iyileştirici gücü birçok araştırmada gösterilmiştir. Uzun süredir ihmal ettiğiniz bir arkadaşınızı aramak, mesaj atmak, beraber bir kahve içmek küçük ama önemli bir adım olacaktır. Evden dışarı çıkmamak için bahaneler arıyorsanız, arkadaş davetlerinin çoğuna hayır diyorsanız, ilişkileriniz yanlış anlamalar, olumsuz düşünceler nedeniyle zarar görüyorsa daha da fazla yalnızlığa kapılmamak için ilişkilerinize biraz daha özen göstermeniz ve zaman ayırmanız gerekebilir.

Hareket Etmek

Ruh sağlığımızla ilgili sorunlar kuşkusuz bedenimize de yansır. Uyku sorunları, çok ya da az yemek, yorgunluk, fiziksel nedeni olmayan ağrılar gibi şikayetlerle depresyon bedenimizde yer eder. Araştırmalar göstermektedir ki, bu sorunların en etkin çözümü sporu hayat tarzı haline getirmektir. Gündelik hayatın koşturmacası içinde asansör yerine merdivenleri kullanmak, otobüsten erken inip yolun gerisini yürümek, dans etmek, yürüyüş yapmak gibi fiziksel aktiviteler hayat tarzımızı daha aktif hale getirecektir. Fiziksel aktivitenin ruh sağlığına iyileştirici etkisi birçok çalışmada gösterilmiştir.

Düşünce Alışkanlıklarınızı Değiştirmek

Nasıl düşündüğümüz ne hissettiğimizi ve davranışlarımızı belirler. Yıllar içinde bazı düşünce kalıplarına o kadar alışırız ve sık kullanırız ki belli bir süre sonra artık farkında olmadan otomatik düşüncelerle hareket etmeye başlarız. Olumsuz düşünce kalıplarına örnek olarak mükemmeliyetçilik, ya hep ya hiç tarzında düşünme, her şeyin suçlusu olarak kendimizi görme, vb. verilebilir. Örneğin, iş hayatında karşılaştığımız bir sorunda bunun tek suçlusu olarak kendimizi görmek gibi bir düşünce alışkanlığını değiştirerek yaşadığımız yenilgi ve hayal kırıklığı duygusunu azaltabiliriz. Herkesin düşünce alışkanlıkları farklıdır. Değersizlik, kötümserlik, çaresizlik gibi düşünceleri alışkanlık haline gelmeden yakalamak, farkına varmak ve durdurmak gerekmektedir.

Affetmek

Geçmişe dair unutamadığımız ve kurtulamadığımız öfke ve kin duyguları da ruh sağlığımızı olumsuz etkiler. Geçmişte yaşanan olaylara ve kişilere dair güçlü nefret, kin, ve öfke duygularından ancak affederek tamamen kurtulabiliriz. Affetmenin en büyük yararı affeden kişiye olacaktır. Başkalarını affetmenin yanında kendinizi de affetmemiz gerekebilir. Başkalarına gösterdiğiniz empati ve şefkati kendinize yönlendirmenin de faydası olacaktır.

Doç. Dr. Elif Çelebi | Klinik Psikolog

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir