Whiplash 2014 yılının Oscar filmlerinden biri. En iyi yardımcı oyuncu oscarı dahil olmak üzere 3 dalda Oscar ve 88 ödül kazandı. Başrollerinde Miles Teller ve J. K. Simmons oynuyor. Film ünlü bir konservatuvardaki öğrenci-öğretmen ilişkisi anlatılıyor. Fakat yakından incelendiğinde, bu ilişkinin farklı ve çarpıcı olduğunu görülür.

Küçüklüğünden beri bateri çalan Andrew (Miles Teller) bu işte usta olmak ister. Ülkenin en iyi müzik okulu olarak gördüğü Shaffer Konservatuarı’na girer. Dersler dışında da var gücüyle sert, yorucu ve hırslı bir şekilde antrenman yapar. Bir gün Andrew’un bu antrenmanları, okulun en sert hocalarından biri olan Fletcher’ın (J. K. Simmons) dikkatini çeker. Fletcher Andrew’u okulun en parlak öğrencilerinin seçildiği ve sürekli yeni yarışmalara hazırlanan gruba seçer. Böylece hikâye başlar.

Hikaye

Fletcher oldukça sert, acımasız ve doyumsuz bir karakterdir; bu seyirciye Fletcher’ın sahnede ilk göründüğü andan filmin sonuna kadar gösterilir. Fletcher’ın geçmişiyle veya özel hayatıyla alakalı bir sahne göremeyiz. Andrew ise, ailesinde pek kabul görmeyen bir karakterdir. Annesi onu çocukken terk etmiş, babasıyla arasındaki ilişki de pek iç açıcı değildir. Aralarındaki iletişimin kopukluğu ve ikisinin de kendilerini rahatsız hissettiği ekranın diğer ucundan da anlaşılabilir. Babası Andrew’u takdir etmez, yaptığı işi küçümser; Andrew da babasını “sıradan” görmektedir. Amca ve kuzenlerle yenilen aile yemeği sahnesinde bu açık bir şekilde görülür. Pek çok insanın hayatında meslekleri yüzünden yaşadıkları küçümsenme 3 dakikalık bir sahneyle oldukça iyi yansıtılmış. Andrew’in Fletcher’ın orkestrasına seçilmesi, oradaki baş müzisyenlerden biri olması ve orkestradaki en genç insan olması gibi başarılarını anlatırken amcası birden sözünü keser, kuzenleri ise iğneleyici sorular sorar. Babası da Andrew’u aşağılar. Sanki ailesi, Andrew’u sonsuz bir meşru müdafaa döngüsünde bırakır. Bu durum da Andrew’un ailesinden uzaklaşma, içine kapanıp kariyerine yoğunlaşma isteğini tetikler.

Andrew Karakteri

Andrew arkadaşlık ilişkilerinde de pek iyi sayılmaz. Hiç arkadaşı yoktur ve randevuya çıktığı Nicole ile ilişkisini de davul çalmanın onun için her şeyden daha önemli olduğunu söyleyerek henüz başlamadan bitirir. Bu bağlanma problemiyle ilişkilendirilebilir. Annesi Andrew’u o henüz bebekken terk etmişti! Bu yüzden Andrew hayatına birini alırsa terk edileceği endişesini taşıyor olabilir. Bu açıdan bakıldığında sadece kariyerine odaklanmasının sebebi de kariyerinin onu asla terk edip gidemeyeceğidir. Diğer bir açıdan bakarsak kariyeri, Andrew’un hayatında kalbine başka birini alamayacak kadar büyük önem taşımaktadır.

Filmin geri kalanı Andrew&Fletcher ikilisinin çekişmesini anlatır. Fletcher’ın asla tatmin olmaması ve Andrew’u bütün orkestranın önünde rezil etmesi Andrew’u daha da hırslandırır. Andrew çalışırken kelimenin tam anlamıyla elini kana bular. Fletcher’ın sınırı yoktur, Andrew’a “en hızlı çalışın bu mu, annenin seni bırakıp kaçmasına şaşmamalı” gibi ona ağır gelebilecek sözler sarf eder. Bu sözler amacına ulaşır ve Andrew’u daha da hırslandırır.

İzleyiciyi etkileyen bir başka sahnede Fletcher, vefat eden müzisyen öğrencisi Sean için bütün sınıfın önünde ağlar. Öğrencinin bir trafik kazasında öldüğünü söyler. Fakat aslında Sean intihar etmiştir. Sean da anksiyete ve depresyondan muzdaripti ve annesi oğlunun ölümünden Fletcher’ı sorumlu tutmaktaydı.

Andrew, diğer iki baterist adayıyla saatler süren bir çekişme sonucu baş baterist seçilir fakat yarışmaya giderken aksilikler üst üste gelir. Bir trafik kazası geçirir ve bu olay izleyiciye Sean vakasını hatırlatır. Andrew yine de sahneye çıkar. Fletcher tarafından kovulunca Andrew öğretmenine saldırır ve işler çığrından çıkar. Fletcher’a öğrencisine kasti zarar vermekten soruşturma açılır ve Andrew Fletcher’ın aleyhine ifade verir. Fletcher’ın bu konudaki cevabı “çabalarım için özür dileyecek değilim” olur. Burdan da Fletcher’ın zorbalığını (bullying) kendi öğretme tarzı olarak benimsediğini anlaşılmaktadır.

Fletcher Andrew’un ifadesinden dolayı öğretmenlikten men edildiğini anladığı için ona bir oyun oynar. Andrew’un bildiği şarkıları çalacaklarını söyleyip onu bir yarışmaya çağırır fakat Andrew şarkıları bilmiyordur. Andrew şarkı bittiğinde bir hışımla sahneden çıkar ve babası ona sarılır. “Haydi eve gidelim” der. Andrew bunu istemediğini anlar. O anda Andrew’un iç sesini duyarız adeta. Sahneye geri dönüp, kendi bildiği şarkıları çalmaya başlar. Andrew’u en mutlu gördüğümüz sahne işte bu filmin son sahnesidir; Fletcher’dan ilk defa onay aldığı sahnedir.

Öğrenci – Öğretmen İlişkisi

Filmdeki öğretmen-öğrenci ilişkisi bir psikolojik savaş alanı gibidir. Fletcher’ın zorbalık ve tehdit ile öğrencilerine dayatmak istediği şey gücün kendisinde olduğu ve kendisi olmadan öğrencilerinin hiçbir şey olmadığıydı. Bunu yapmasının sebebi asla bir “Charlie Parker” olamayacak olması ve öğrencilerinin bunu düşünme ve baş kaldırma olasılığını engellemek istemesi. Asıl gerçek öğrencileri olmadan Fletcher’ın hiçbir şey olduğu. Bu sebepler de Fletcher ve öğrencileri arasındaki ilişkinin daha zorba ve tacize dayalı (abusive relationship) olmasına yol açar.

Andrew’u Fletcher’ı sadece kendisini Charlie Parker yapacak orkestra şefi olarak değil, bir baba figürü olarak da görüyor. Başarılı, dik duruşlu, otoriter, yaptığı işi tutkuyla yapan, sıradışı bir insan; babasının tam tersi. Andrew annesi tarafından daha bebekken terk edildiği için, Fletcher aynı zamanda bir “zulmeden anne” figürü de olabilir. Bateri onun için anneden alamamış olduğu “meme” figürü ile bağdaştırılabilir.

Çalınan enstrümanın “bateri” olmasında da agresyon izleri yakalayabiliriz. Baterinin Andrew’un ellerindeki yaralar yüzünden kan içinde kalma sahnesi seyirciye adeta bir savaş sahnesi hissini veriyor. Andrew, benliği ile bağını bateriyle kurmaktadır. Bütün bu verdiği savaş, antrenmanlar, çalışmalar, ideal benliğine (ideal self) ulaşmak içindir. Yeni bir nesnede benlik kurmak yerine, kaybettiği bir nesneyle özdeşim kurar; bu nesne de annesidir, hatta meme figürüdür.

Andrew cesaretlendirilmeye ihtiyacı olan bir karakterdir ve etrafında bunu yapan tek kişi Fletcher; farklı bir tarzda yapıyor olmasına rağmen. Fletcher’ın Andrew’e kırıntılar halinde verdiği başarı hissi ve cesaretlendirme Andrew’in hayatındaki diğer insanlardan bir çırpıda vazgeçmesine neden oluyor; babası ve Nicole gibi.

Fletcher’ın Andrew’a olan davranışlarında onun da psikolojik geçmişinden izler yakalanabilir. Andrew daha yolun başında bir müzisyen ve film boyunca Fletcher öğrenciler arasından sadece Andrew’un üzerine bu kadar düşünür. Hatta bir sahnede üçüncü davulcuyu sadece Andrew’u hırslandırmak için orkestraya aldığını söyler. Bu yüzden Fletcher’ın, Andrew’da kendi gençliğini gördüğü söylenebilir. Müzik kariyerine yeni başlayan, henüz 19 yaşında bir çocuğa kendi yapamadığı şeyleri dayatıyor olabilir. Tıpkı çocukluğunda yapamadığı şeyleri çocuklarına dayatan ebeveynler gibi.

Muhteşem bir final, hem caza (jazz) hem de psikolojik gerilime doyduğumuz bir film. Müzikleri de bir o kadar güzel. Filmi güzel yapan, baştan sona Andrew&Fletcher ikilisinin arasındaki elektrik ve bu elektriğin bize verdiği psikolojik gerilim hissi.

Aslı Tanel | Klinik Psikolog

Comments (4)

  1. Cok sevdiğim whiplash filmini bu psikolojik perspektifle harmanlanmış bir sekilde okumak gercekten çok keyif verdi. Basarili bir analiz olmuş. Tebrikler.

  2. Bu nasıl film analizi? Bir de sayfanın adında psikoloji geçiyor, resmen özetini yazmışsınız.

  3. Bu bir film analizi değil film eleştirisidir. Açıklamanızda analiz yazması beni yanlış yönlendirdi. Düzeltme yaparsanız sevinirim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir