Yönetmen: Martin Scorsese
Yapımcı: Mike Medavoy, Arnold Messer, Brad Fischer, Martin Scorsese
Senaryo: Laeta Kalogridis
Uyarlama: Dennis Lehane tarafından yazılan “Shutter Island” adlı eser.
Oyuncular: Leonardo DiCaprio – Teddy Daniels, Mark Ruffalo – Chuck Aule, Ben Kingsley – Dr. Crawley, Michelle Williams – Dolores
Tür: Gerilim, dram
Yapım Yılı: 2009, ABD
Filmin Hikayesi
Bir gerilim filmi olan Zindan Adası, Dennis Lehane’nin 2003’te yayınlanan romanından çekilen 1950’lerde gerçekleşen bir hikayedir. 1954’te Amerikalı polis memuru Teddy Daniels, Boston’un Shutter Adası Ashecliffe Hastanesi’nden bir hastanın kaybolmasını araştırmak üzere görevlendirilir. Adada kişisel nedenlerle görevlendirilmesi için baskı yapıyor ancak kısa süre sonra radikal tedavilerin etik olmayan, yasadışı, dine çevrili olan hastane doktorları tarafından oraya getirilip getirilmediğini merak ediyor.
Teddy’nin kurnaz ve araştırmacı becerileri umut verici bir yol gösteriyor ancak hastane, şüphelilerin davayı geniş bir açıdan açıklayacağına dair kayıtlara erişmeyi reddediyor. Bir kasırga anakarayla iletişimi kestiğinde karışıklık içinde tehlikeli suçlular firar eder ve şüphe uyandırıcı ve imkansız ipuçları çoğalır. Teddy kendi hafızasına, eşine, hatta kendi aklından bile şüphe etmeye başlar.
Psychological Diagnostic of Disoders – Karakterler
Edward Teddy Daniels
Disosiyatif kimlik bozukluğu (Dissociative Identity Disorder) / Delüzyönel Bozukluk (Delusional Disorder) / Travma sonrası stres bozukluğu (Post-traumatic stress disorder)
Teddy Daniels, dissosiyatif kimlik bozukluğuna sahiptir. Bunun nedeninin 2. Dünya Savaşı sırasında yaşadığı travmatik deneyimlerden kaynaklanıyor olduğu one sürülüyor (ABD’li polis memuru). Edward Daniels aynı kişiyken Andrew Laediss’ten farklı bir kişi gibi davranıyordu. Andrew Laediss, Edward Daniels’in anagram ismidir. Tüm film boyunca eşinin çocuklarını suda boğarak öldürdüğüne dair sahneler flashback şeklinde gösterilmiştir.
Dolores Chanel (Teddy’nin eşi)
Manik Depresyon – (Manic Depression)
Dolores Chanel, II. Dünya Savaşı sırasında kocası Teddy Daniels’tan ayrı kalması ve aynı zamanda alkolizm nedeniyle manik depresif bozukluğa sahiptir.
Bridget Kearns
Madde Kullanımının Yol Açtığı Psikotik Bozukluk (Substance Induced Anxiety Disorder)
Bridget Kearns, hastaların rol yapma oyununa devam etmeleri için psikoaktif ilaçların hastalar arasında Dr. John Cawley tarafından dağıtılması nedeniyle madde kullanımının yol açtığı anksiyete bozukluğu gösteren semptomlar sergiledi.
Rachel Solando
Sınır kişilik bozukluğu (Borderline personality disorder)
Rachel Solando, borderline kişilik bozukluğu belirtilerini gösteriyor; ilk önce Teddy Daniels’ı eşi sanarak samimi davranıyor fakat sonra öldüğünü hatırlayıp kocası olmadığını fark ederek bir öfke gösteriyor.
Film Hakkında 3 Çarpıcı Nokta
Oyun
Film gerçekte kim olduğunu anlaması için Teddy’ye (Andrew) oynanan bir oyundu. Teddy kendisinin kayıp bir kadını soruşturmak için Zindan Adasına geldiğini düşünüyor. Kayıp kadının adı Rachel Solando. Fakat bu isim, Dr. Crawley tarafından tamamen uydurulmuş bir isim. Teddy aslında bir Amerikalı polis memuru ve birinci dünya savaşı gazilerinden birisi. Filmin sonuna doğru Dr. Crawley Andrew’a her şeyin bir oyun olduğunu açıklıyor ve planının tamamen hangi sebeplerden dolayı kurulduğunu açıklıyor.
Flashback
Zindan adasında Teddy birçok defa flashback ve halüsinasyonlar görüyor. Teddy ateş gördüğü zaman ölen eşi Dolores’in hayalini görüyor. Dolores evinde 3 kişi ile birlikte bir yangında ölmüştür. Ortağı Chuck’a, eşinin yangından dolayı değil yalnızca dumandan dolayı öldüğünü vurguluyor. Fakat ne zaman suyun çevresinde bulunursa otomatik flashback halinde Dolores’in üç çocuğunu boğmuş olarak görüyor.
Filmin devamında kızının neden onu kurtarmaya çalışmadığını sorgulayan halüsinasyon görüyor. Filmin sonunda Teddy bir flashback daha görür; kendisi evindedir ve eşi Dolores dışarıda salıncakta ıslak bir şekilde sallanıyordur. Çocukların nerede olduğunu sorar ve onları gölde suyun üstünde cansız halde görür. Onları kurtarmaya çalışır ama çok geç kalmıştır. Karısı Andrew’dan onu öldürmesini ister ve Andrew bunu silahla yapar.
Gerçeklik
Bütün film akıl hastanesi ve adadaki insanlar tarafından oynanan bir oyundur aslında.
Psikanalitik Yorum
Teddy’yi çocukluğuna dayanarak analiz etmek için yeterli bilgi bulunmasa da, Sigmund Freud’un bilinçdışı teorilerinin birçoğu üzerinde incelenebilir. Adada araştırmacı Amerikalı bir polis memuru olarak yaşamını sürdürse bile, bilinçdışındaki düşünceleri (gerçek) çoğu zaman rüyalarında görülür. Teddy birçok rüya görüyor. Bunlardan birisi eşinin kendisine “Andrew” arayışından vazgeçmesi için yalvardığı bir rüya ve eşinin korkusu Teddy’nin bulacağı şeyi beğenmemesi ve incinmesi.
Başka bir rüyada ise Rachel Solando’nun çocuklarının kanlı cesetleri ile kendisine gelip, onlardan kurtulmak için yardım etmesini istiyor. Çocukların cesetleri kollarındayken birden canlanıyorlar ve neden onları kurtarmadığını soruyorlar. Bu, rüyaların iki seviye içeriğine sahip olduğu psikanaliz teorisini gösterir. Açıkça görülen içerik; Teddy, rüyaların karısına duyduğu özlemden kaynaklandığını ve ölümünü kabul edemediğinden ve bunun yanı sıra eklenen adanın korkunç duygusunun, ona araştırdığı kadının kabuslarına sebep olduğu görülebilir. İlerleyen zamanda rüyaların gizli içeriğinin kendi deneyimlerinin gizli anlamını ortaya koyduğu açıktır.
Rüyalarında eşi Dolores çoğu zaman sırılsıklam ıslak halde görünüyor ve Teddy “neden ıslaksın bebeğim?” diye soruyor. Bu ifade onu rahatsız ediyor çünkü olayın olduğu gün Teddy eve geldiğinde Dolores’e kurduğu ilk cümlenin aynısıdır. Genel olarak Teddy ailesinin ölümünden kendisini sorumlu tutuyor. Sebebi ise zamanında Teddy’nin alkolik olması ve karısını severken onu kendisi (yani Dolores) olduğu için sevmediği ve çocuklarının öldürüldüğünü görünce onu öldürmekten başka çaresinin olmadığını düşünmesidir. Rüyalarında Dolores gerçeği bilmekle baş edemeyeceği düşüncesiyle vazgeçmesini söyler. Bu Teddy’nin savunma mekanizmalarının kullanımı yoluyla dayanılmaz acısına ve suçluluk duygusuna karşı kendisini korumak için gerçeği nasıl saptırdığı konusunda açıklık getirir.
Teddy, Dolores’e ve çocuklara olanlarla ilgili hatıralarını bastırır, karısının haksız yere öldürüldüğü sahneyi de sahte yansımalarla değiştirir ve başa çıkabilmek için kendini bir kahraman olarak yeniden yaratır. Bu mekanizma ile travma sonrası strese uğrar ve rahatsız edici anılar dolaylı olarak kendilerini rüyalarında görmeye başlarlar. Doktor Sheehan aklındaki ortağı Teddy (Andrew)’yi sanrılarıyla birlikte gerçek dünyaya geri döndürebilmek için bir rol-oynama denemesi yapmaya karar verdiklerini açıklar ve onu son çare olmaya zorlanan beyin lobotomisinden (psiko-cerrahi) kurtarır. Gerçek ortaya ilk çıktığında Teddy savunma mekanizması olarak inkarı kullanır. Onların iddia ettikleri şeylerin gerçek olmadığını ve ısrarla beynin yıkanması için uyuşturucu madde kullandıklarını, bununla birlikte korkunç insan deneyleri yapıldığını öğrendiğini iddia etmiştir.
Ayrıca projeksiyon kullandığı, doktorun kendisini korumak için başına gelenleri anlatan bu hikayeyi uyarladığını iddia ederek gösterir. Bunların ikisi de anksiyete teşvik edici uyaranlara onun hayatında olanlarla herhangi bir ilişkisi olduğunu kabullenemediği fikrini ortadan kaldırmaya çalışıyor. Teddy hala kahraman olduğuna inandığı halde gerçeği açıklamadan önce bile “Zindan Adası”ndaki araştırmalarında bu endişenin parladığını görüyoruz.
Hastanenin ana psikoloğu Teddy’nin alkolden uzak durması konusunda bir yorum yaptığında Teddy’nin esprili bir saldırıyla karşılık verdiğini gören doktor bunu “savunma mekanizmalarının mükemmel kullanımı” diye not eder. Teddy’nin ilk başta kendi kimliğinin gerçekçiliği konusunda herhangi bir şüphesi yoktur fakat herkesin kendisini yakalamaya çalıştığını düşünüyor; bilinçli davranışını etkileyen bilinçdışı hatıralar niyetlerini ve eylemlerini etrafındaki insanlardan savunmaya neden oluyor.
Bilişsel ve Sosyal Bilişsel Yönler
Teddy’nin kişiliğine uygun davranışı da bilişsel kuramlar açısından incelenebilir. Gestalt psikolojisi, bütünün parçalarının toplamından daha büyük olduğunu ve bu da Teddy’nin mevcut kişiliğini şekillendiren birlikte birçok farklı şey olduğunu ve durumu neden yaptığı şekilde yeniden davrandıklarını ortaya koyuyor.
Teddy’nin hayatında en çok etkiye sahip olan an, karısını çocuklarını boğarak öldürdüğü için öldürdüğü zamandı. Olaydan önce zihinsel engellerden hiç bahsedilmedi. Kurt Lewin’in Alan Teorisini kullanarak Teddy’nin davranışının “kişinin iç psikolojik yapısı, dış ortamın güçleri ve kişi ile çevre arasındaki yapısal ilişkiler arasındaki karmaşık etkileşimler tarafından belirlendiği” (Friedman&Schustack) olduğu düşülebilir.
Karısını ıslak kıyafetlerle ve çocuklarının cesetlerini gölde eşyalarıyla yüzdüğünü gördüğünde eş zamanlı nedensellik kavramı onu öldürmesine yol açar. Bunun nedeni davranışın gerçekleştiği anda Teddy’nin çocuklarının gittiği acıyı ve kederini içten içe ağırlamış olması ve Dolores’e öfkesi gibi korkunç bir şey yaptığından kaynaklanır. Bu nedenle ona yaklaştığında ve ona sarılmaya ve rahatlamaya çalışıldığında, eylemleri harici uyaranlar olarak görülebilir. Bütün bunlar bir araya getirildiğinde Teddy’nin güçlü durumda olan eylem şekli ile bağlantılı olabiliyor. Teddy’nin açıklayıcı stili, eşinin trajik eylemlerini kendi hatası olarak yorumlamasına yol açar çünkü; kendisinin alkolizmi Dolores’in akıl hastalığını tanıma kabiliyetini bozduğunu hissetmiştir. Onu manik depresif olarak görmek yerine onu güzel ve masum olarak gördü. Bu nedenle karanlık tarafını fark edemedi ve çocuklarını kurtaramadı. Polisi aramamış olabilir ve karısını bildirmemiş olabilir ancak şiddet eylemlerini akıllarında algılayamadığı için şiddeti devam ettirme kararı verir. Alkolle olan probleminin duygu bilgisini düşürdüğü ve karısının duygularını tanımaması için kör olduğu söylenebilir. George Kelly’nin Kişisel Yapım Teorisi, Teddy’nin davranışını “adada araştırıyor” şeklindeki açıklamasında da kullanılabilir.
Teddy, rol yapma süreci boyunca bulmaca parçalarını bir araya getirerek Shutter Island’da neler olup bittiğini anlama ve gerçekliğin kendi versiyonunu inşa etme girişiminde bulunur. Gözlemlerinde zihninde bir çeşit komplo söz konusudur ve hastanenin hastalarının zihinlerini kontrol etmek için psikotropik ilaç kullanması gerektiği sonucuna varmıştı. Tuhaf hayallerinin bir şekilde ona sızması gerektiğine inandığı ilaçların yan etkileri olarak yorumluyor. George Kelly bunu Teddy’nin kendini bilim adamı olarak gördüğü gibi açıklar.
Sonuç
Andrew Laeddis olarak da bilinen Teddy Daniels kişilik açısından çalışmak için son derece ilginç bir karakterdir. Dolores ile evlenmeden önce muhtemelen tamamen farklı nitelikler için analiz edilmiş olabilir ancak hayatındaki olaylar onu dönüşeceği kişi olmasında büyük etken oldu. Gerçekten hasta olduğu anlaşılmadan önce Teddy akıllı, esprili ve bağımsız olarak tanımlanabilir. Adanın çoğunluğunun komploya karıştığından şüphelense bile kendini koruyor. Bütün eylemlerinin ardındaki gerçeği fark ettikten sonra hayatının Freud’un “gerçekliğe çarpık gerçeği ağrılardan korumak ya da kimlikten kaynaklanan dürtüleri tehdit etmek” için ona yardım etmek için kullandığı teorilerin çoğuyla ilişkili olduğu açıktır.
Kendisini aslında kötü şeyleri doğru ayarlamaya çalışan iyi masum bir kişi olarak görmesi de ilginçtir. Bu bilinçsizce şiddetli bir suç işlediğinin bilgisinden gelebilir ve kendisini bir kahraman olarak tasvir ederek tüm suçlamayı kendisine çekmek ister. Ashecliffe Hastanesi müdürü Teddy’nin kişiliğinin ve insan doğasının karanlık tarafına “onların gelip geldiği kadar şiddetlisin” diyerek ilginç bir referans noktası yapar. Teddy karısını öldürdü çünkü onun çocuklarını öldürdükten sonra yapması gereken en doğru şey olduğunu düşündü. Alternatif karakteri ise onun suçluluk duygusunu bastırmasına sebep olmuştur.
Siz bir psikolog olarak Teddy’nin kimlik bozukluğu olduğuna inanarak, analizinizi yapmışsınız. Şöyle ki filmin iki sonuca da açık olduğunu düşünüyorum şu an için. Son sahnede Teddy’nin söylediği efsanevi replik iki farklı şekilde de yorumlanabilir. Hangisi daha kötü olurdu? Bir canavar olarak yaşamak mı, iyi bir insan olarak ölmek mi?
1. Sonuç: Teddy bu replikte diyor ki: Ben sizin burda gerçekte yaptığınız şeyi ortaya çıkaramamam ve sizin bana inandırmaya çalıştığınız kişilik bozukluğum olduğu yalanına inanmadığım için lobotomi olacağım dolayısıyla iyi bir insan olarak öleceğim, siz ise bir canavar olarak yaşayacaksınız. Hangisi daha kötü olurdu?
2. Sonuç: Sizin bana gerçekte yaptığımı söylediğiniz şeyi yani karımı ve çocuklarımı öldürdüğüm gerçeğini kabul edersem bir canavar olarak yaşayacağım. Kabul etmediğim durumda ise sizin burda yaptığınız deneyleri ortaya çıkarmaya çalışırken ölen federal bir dedektif olarak öleceğim. Hangisi daha kötü olurdu.
o kadar haklısın ki bende böyle düşünüyorum bence amaç bu kadar basit olamaz.
Yazıyı okumaya başlarken bu kadar iyi bir psikoloji analiz beklemiyordum. Gerçekten çok etkilendim, sitenizde dolaşmaya başladım bile.
Merhaba Ferhat Bey, ilginiz ve beğeniniz için teşekkür ederiz 🙂
Bende hizli geri donusunuz icin size tesekkur ederim , iyi calismalar
Film gercekten harika tekrar tekrar izlese de biktirmiyor insani , sozluklerde ve baska analizlere de baktim ama bu sorularima cvp bulamadim sizlere zahmet cevaplarsaniz sevinirim ;
1) Çakma Racheal Solando (Yani sözde hastaneden buharlasip kacan kadin ) ile 2:03:57 deki hemsire ayni kisi degilmi ( Benim anladigim Doktorlar bu kacis tezgahini kurarken bir hemsireyi Reachel rolune burundurmusler yönünde )
2) Magaradaki psikolog yani sözde gercek Racheal Solando harbiden kacak olarak adada yasiyor mu yoksa oda mi Tedy nin sanrilarindan birisi ?
3) Bayan Kölns’ün aslinda hasta degil orada hemsire yada doktor olarak calistigi yazilmis bikac sozlukte ki gayet mantikli cunku 1:35:28 de Kölns ve Dr.John Cawley kol kolayken biranda Tedy yi gorunce irkiliyorlar , simdi bayan kölns dedikleri gibi akli basinda bir calisan ve sorgu sirasinda Tedy ye rol yapiyorsa neden Chuck i su istemek icin uzaklastirip Tedy ye KAC yazan bir uyari veriyor.Yani Kölns deli degilse Tedy nin bir oyun icinde oldugunu da bileceginden dolayi ona yardim edebilmesi adina “kac” degil de “uyum sagla” “kabullen” vs….gibi bir not vermesi gerekmez miydi ? Zira tedy nin kendi istegi ile o adadan cikamayacagini bilmesi gerekir sonucta tedy bir hasta..
Simdiden Tesekkurler …
Merhaba.
Adem Bey, iyi bir izleyici olduğunuzu anlıyoruz. Evet tahmin ettiklerinizin tümü doğru. Tüm yapılanlar da Teddy’ye kurulan oyunun bir parçası. Teddy hasta fakat hasta olduğunun farkında değil ve hasta olduğunu kabullenmeyen birisi. Doktorlar ve hastane personeli de Teddy’ye kendisini anlaması için büyük bir oyun oynuyor.
Yorumunuzun kesinikle doğru olduğunu kabullenmek yanlış olur. Bu filmde net bir sonuç yok şöyle ki sizin yorumunuz bu filmden çıkarılabilir. Ayrıca hasta olmayan bir ajana tuzak kurularak buraya çekildiği ve ona bir takım ilaçlar verilerek hasta olarak gösterildiği ve bu adada kalması sağlandığı sonucu da bu filmden çıkartılabilir. Sizin hasta olduğunu ispatladığını düşündüğünüz sahnelerin tamamı verilen ilaçların etkisiyle görülmüş halüsinasyonlar olabilir. Yani işin doğrusu bu filmin senaristleri ortaya net bir şey koymayarak izleyicilerin daha çok dikkatini çekmeyi amaçlamışlardır.
Merhaba Şahin Bey,
Kesinlikle size katılıyoruz. Bu oyun içinde oyun gibi kurgulanmış, baktığınız açıya göre değişebilecek bir senaryo. Filmin en keyifli yanı da galiba bu.
müth,ş bir film ve analiz söylenecek tek şey tuyler örpertici
Sayın Ramazan Ak, ilginiz için teşekkür ederiz.