“Kevin Hakkında Konuşmalıyız” filmi Kevin, Franklin, Eva ve Celia’dan oluşan bir ailede Kevin’in yaptıklarını konu alıyor. Kevin zor bir çocuk olarak anlatılıyor. Onun zor bir çocuk olması, içinde bulunduğu ekosisteme yanıt olarak gelişen bir mizaçtır. Ona bu kişiliği kazandıran sürece çeşitli kişilik kuramcılarının bakış açısıyla ve sonrasında “attachment” (bağlanma) konusuyla yaklaşacağım.

Psikopatoloji

Freud’a göre bilinç üç kısma ayrılır; id, ego, süperego. İd, bilinçaltıdır. Vücuttaki psişik enerjiyi, haz prensibini kullanarak atmaya çalışır. Ego, daha sonra id’den türeyen bir yapıdır. Bu yapı toplum kurallarını ve kişinin vicdanını gözeterek id’in isteklerini tatmin etmeye çalışır. Ego ayrıca id’in uygunsuz isteklerinden ve süperego’nun baskılarından kaçınırken oluşacak kaygıdan kurtulmak için savunma mekanizmaları geliştirmiştir. Filmde Eva, Kevin’in işlediği cinayetlerden sonra, bir katilin annesi olarak kendi iç sorgulamasından kurtulmak için “yüceltme” (sublimation) savunma mekanizmasını kullanmıştır. Kendine yapışan “bir katilin annesi” sıfatından kurtulmaya çalışıp hayatını değiştirmek adına bir hamle yapmış, yeni bir işe girmiştir. Eva ayrıca Kevin’in çocukluğu boyunca çocuğuna yönelik nefret hissinin yönünü değiştirerek bu hissi kendine çevirmiştir; yani “yer değiştirme” (displacement) denen ego savunmasını kullanmıştır. İd’in isteği olan “çocuğunu sevmeme”, “ona kötü davranma” duyguları kendine dönünce, bu duygular Eva’da depresyon halini almıştır.

İd ve ego’dan sonraki üçüncü yapı süperego’dur. Süperego, kişinin sosyalleşmesiyle oluşmaya başlayan bir yapıdır. Sosyal ortamda ceza, ödül, övme ve kınama gibi yollar aracılığıyla kişide vicdan ve ego-ideal oluşturulur. Filmde çocuğuna bir türlü ısınamayan Eva, bu olumsuz duygularını gizlemeye çalışarak çocuğa çeşitli tutumlarda bulunmuştur. Takındığı bu tavırlar oldukça sahte ve zorlama bir şekildedir. Dahası Eva tam olarak kendinden emin olamadığı için ceza, ödül, övme gibi yolları kullanamamış; dolayısıyla çocukta, ailesine kanıtlaması için suçluluk hissi ve vicdan gibi duygular tam olarak oluşmamıştır. Örneğin Kevin neredeyse hiçbir davranışında annesinden övgü alma beklentisine girmemiş/girmemiş gibi gözükmüştür.

Ayrıca Kevin’in gelişimi, Freud’un teorisi açısından düşünüldüğünde Kevin’in birçok gelişim aşamasında başarılı olamadığı görülür. Örneğin, bir sahnede Kevin ile Eva hapishanedeki görüşme odasında sessizce otururlarken Kevin, tırnaklarını dişleriyle koparıp masaya dizmiştir. Filmde Kevin’in 1 yaşındaki hali tam olarak işlenmemiş olsa da filmin genel havası ve tırnak sahnesi düşünüldüğünde Kevin’in oral dönemi tam olarak tatmin edemediği görülür. Bu aşama bebeğin dış dünyayla ağız yoluyla iletişime geçtiği ilk aşamadır. Bebek ağız yoluyla ihtiyaçlarını giderir. Dahası, anneye bağlılığı ve güveni öğrenir. Anneyle bu aşamada sağlıklı bir etkileşim kurulamaması ileride bireyde tırnak yeme gibi oral-agresif davranışlara yol açar.

Freud’un teorisine göre 2. aşama anal aşamadır. Bu aşama 2-3 yaşlarında gerçekleşir. Çocuk bu aşamada tuvalet becerisini kazanır. Filmde Kevin’in bu yaşlarda olmasına rağmen tuvalet becerisini kazanamadığı görülmüştür. Gelişimi normal olmasına rağmen tuvalet becerisini kazanamaması, annesinin onu sevmemesine karşı bir reaksiyondur. Annesi çocuğuna tahammül edememektedir. Kevin ise bu tahammülsüzlüğü içten içe anlamaktadır. Mesela Eva, Kevin’e “seni seviyorum” deyip Kevin da “-na-na-na” diyerek dalga geçince Eva öfke içinde oradan ayrılmıştır. Annesinin tahammülsüzlüğüne Kevin meydan okumaktadır. Tuvalet kazanımında, zaten oral aşamayı sağlıklı olarak geçirememiş olan Kevin, annesinin tüm çabalarını reddetmektedir.

Kevin 4-6 yaşlarındayken fallik (Phallic) aşaması gerçekleşir. Kevin cinselliği öğrenir. Freud’a göre bu aşamada erkek çocuk biliçdışı bir şekilde anneye sahip olma ve babayı öldürme isteği duyar. 7 yaşına doğru bu istek bastırılır ve erkek çocuk kendini babasıyla özdeşleştirmeye başlar. Filmde küçük Kevin annesinin ona koşulsuz sevgi beslemediğinin farkındadır. Bu farkındalık onu annesine karşı nefret beslemeye sevk etmiştir. Öte yandan anneye karşı bilinçdışının getirdiği bir şehvet ve bağlılık duygusu vardır. Bütün bunlar düşünüldüğünde Kevin ve Eva ilişkisinin dalgalı olduğu söylenebilir. Örneğin, Kevin hastalandığında bir geceliğine annesiyle çok sıcak bir ilişki kurmuştur ve ayrıca fallik (Phallic) aşamasının bir göstergesi olarak, o gece odaya girmeye çalışan babasına izin vermemiştir. Ertesi gün ise annesine yine kötü davranmaya devam etmiştir.

Filmde ayrıca Kevin’in ergenlik halleri gösterilmiştir. Ergenlikle beraber Kevin’in cinsellik ve agresif duyguları daha da belirginleşmeye başlamıştır. Ergenlikle beraber Kevin artık çok boyutlu ve planlı düşünmeye başlamıştır. Anne-babayı eleştirmesi içten içe oldukça yoğun bir hal almıştır. Ergenlik döneminde yapılan bir hata kişide hayat boyu bir iz olarak kalır. Nitekim Kevin’da da böyle olmuştur. Planladığı cinayeti gerçekleştirmiştir. 3 sene sonra Kevin’a cinayetin sebebi sorulduğunda ise “Bildiğimi sanıyordum ama şimdi o kadar emin değilim.” cevabını vermiştir. Çünkü ergenlik aynı zamanda ergenin ruh halinin sıklıkla değiştiği bir süreçtir.

Sullivan’ın interpersonal neoanalitik teorisi penceresinden de Kevin’ın kişiliğini açıklamak mümkündür. Kevin’in herkesin olduğu gibi bir kendilik sistemi vardır. Bu sistem içinde Kevin’in ailesinin, özellikle annesinin etkisiyle oluşan Kevin’in kendine bilinçsizce atfettiği “good-me”, “bad-me” ve “not-me” tarafları vardır. Ayrıca Kevin’in bebekken annesi ile olan ilişkisi ondaki kaygı seviyesinin belirleyicisi olmuştur. Örneğin, bebek Kevin ağlarken annesinin onu avutmaya çalışmaktan vazgeçip iş makinelerinin gürültüyle çalıştığı bir yere götürmesi ve bebeğine sıcaklık göstermemesi Kevin’da kaygıyı artırmıştır. İleriki hayatında Kevin bu kaygıyı azaltmaya, ilişkilerinde kendi güvenliğini ve özgüvenini sağlamaya yönelik davranışlarda bulunacaktır. Ayrıca Eva’nın çocuğuna karşı olumsuz yoğun bir tavır takınması Kevin’in bad-me taraflarını artırmıştır. Sonucunda ise Kevin malevolent transformation (kindar, kötücül dönüşüm) geçirmiş ve bad-me taraflarının kişiliğinde baskın bulunmasından dolayı kindar, sevgisiz ve otoriteye karşı çıkan bir çocuğa dönüşmüştür. Böyle bir kişiliğin kardeşini kör etmesi ve cinayetler işlemesi gayet anlaşılırdır.

Horneye da Sullivan gibi kişiliği kaygı üzerinden ele almıştır. Annesi Kevin’a onu istemediğini hissettirmiştir. Kevin dünyada annesinin yardımı olmadan yalnız başına olduğunu hissetmiş, bu yalnızlığın giderilmesi için çıkış yolunu üstün görmek ve domine olmak olarak bulmuştur. Sevgi ve güven ihtiyacını agresif, üstünlük kuran ve sömüren bir kişilikte tatmin etmiştir (moving against people). En küçük bir örnek olarak Kevin’in, kolunun kırık olmasına rağmen annesinin yardımını reddedip pijamasını kendisinin giymeye çalışmasını verebiliriz.

Ayrıca Kevin’in virüslü bilgisayar programları oluşturmayı ve ustaca cinayet planları oluşturmayı başaran kişiliğini Adler’in “Inferiority Complex” teorisi ile de açıklayabiliriz. İhmal edilmiş bir çocuk olan Kevin en baştan beri sevilmediğini yalnızca kendisine alışıldığını bilmektedir. Kardeşi doğduğunda, örneğin; annesinin o bebeği daha çok önemsediğinin farkındadır. Böyle bir psikoloji içindeki kişinin, üstünlük mücadelesinin yıkıcı bir şekilde olacağı bellidir. Kevin üstünlük amacı için gücünü göstereceği bencil bir surum seçmiştir; herkesi öldürmüştür.

Ayrıca Kevin üstünlük amacına uygun antisosyal bir yaşam stili oluşturmuştur. Örneğin; filmde Kevin’in hiçbir arkadaşlık ilişkisi işlenmemiştir.

Bağlanma (Attachment)

Kevin’in bebeklikten itibaren dünyayı keşfederken geri dönebilecek güvenli bir limana ihtiyacı vardı. Güveni, sevgiyi ve dünyayı ona tanıtacak bir kuvvete ihtiyaç duyuyordu. Bu kuvvetin anne olması beklenir. Ne var ki Kevin ile Eva arasında güvensiz-kaçınan bağ vardı. Eva, Kevin’e karşı duygusal olarak oldukça mesafeliydi. Öyle ki; konuşurken bile sen-ben değil, sen-o kelimelerini kullanıyordu. Eva’nın bu tutumu Kevin’in bağımsızlığını erkenden kazanmasını sağlamıştır.

Eva’nın çocuğuna bağlanmakta sorun yaşaması, bize onun çocuk sahibi olmayı istememiş olduğunu göstermektedir. Ayrıca Eva’nın kendi annesinin, ona bağlılıkta sorun yaşadığını düşündürtmektedir. Filmin bir sahnesinde Eva, annesiyle konuşmasını kısa kesmeye çalışmıştır. Araştırmalar anneye bağlılık ve çocukların hayat kalitesi arasında bir ilişki olduğunu, bu ilişki için ebeveynlik stresi ve öz-duyarlılık kavramlarının arabuluculuk yaptığını bulmuştur. Kişinin ebeveynine bağlanması, o kişinin ileriki hayatında anneliğine etki edecek bir durumdur. Kendi annesine sağlıklı bir şekilde bağlanamamış olan yeni anne, çoğunlukla ebeveynlik stresi yaşar ve öz-duyarlılığı düşük olabilir. Bu durum, yeni annenin çocuğuna olan tutumlarına yansır ve çocuğun hayat kalitesini etkileyebilir.

Yani bir nal bir atı, bir at bir orduyu kurtarabilir ya da batırabilir. Kendi hayatında “bağlanmaya” ilgisi az olan Eva, çocuğunun tüm dünyasını şekillendirecek/etkileyecek tavırlarda bulunma potansiyeline sahiptir. Eva da bu durumu hissetmekte, bunun vicdan azabını yaşamaktadır. Sürekli geçmişi düşünmektedir.

Peki çocuk eğitiminde babanın hiç mi rolü yoktur? Elbette vardır. Babalık çocuğuyla yalnızca eğlenceli vakit geçirmek değildir. Filmde Franklin’in yaptığı gibi çocuğa oyuncaklar alıp uzun süre ortadan kaybolup, sonra tekrar çocuğuyla eğlenceli vakitler geçirmek değildir. Problemleri gözardı etmek demek değildir. Küçük Kevin’in “Geber, geber!” diyerek oynadığı yoğun şiddet içerikli oyuncakları satın almak değildir.

Gülay Bahar | Psikolojik Danışman

Comments (6)

  1. suçu tamamen anneye yüklemiş olmanız çok mantıksız . çocuk küçüklüğünden beri anormel davranışlar gösteriyordu . küçük yaştaki bir çocuğun normal olmayan davranışları anne nin sevgisini zedelemiştir . anne her defasında çocuğa iyi davranmaya çalıtığında çocuğun geri dönüşümü agresiftir . burada çocukta doğuştan gelen psikolojik kişilik bozukluluğu sendromu vardır .

    1. Kesinlikle katılmıyorum. Bir bebek anne karnından beri hisseder sevgiyi, huzursuzlugu ..
      Bu cocuk anne karnından beri istenilmediğinin farkında ,dogdugunda annesinin onu istemedigini yüzüne bagırması ,aglamarına karşı kulak tıkaması gibi bir cok travma yaşamış bir cocuktan bahsediyoruz.
      Kadın anne olmaya hazır olmayabilir ama bunun sorumlusu o çocuk değil. O çocuk seçmedi o kadını annesi olarak.

  2. Merhaba Çağla Hanım. Yorumunuzu yazara ileteceğiz. Ancak her durumun ve olayın kişiden kişiye göre değişebildiğini bu yüzden yazılarda çözüm önerisi sunmaktan kaçındığımızı ifade etmek isteriz. Ayrıca metinde geçen bazı cümleler çözüm için ipuçları sağlayabilir. Örneğin; “Eva’nın çocuğuna bağlanmakta sorun yaşaması, bize onun çocuk sahibi olmayı istememiş olduğunu ….”, “…çocuk eğitiminde babanın hiç mi rolü yoktur? Elbette vardır. Babalık çocuğuyla yalnızca eğlenceli vakit geçirmek değildir…”.

  3. Peki durumu çok güzel anlatmışsınız ama bu şekilde bir danışanınız olsaydı Kevin için Eva için bir şey değişir miydi? Yani sorunun ne olduğunu buldunuz güzel peki ya çözüm?

    1. suçu tamamen anneye yüklemiş olmanız çok mantıksız . çocuk küçüklüğünden beri anormel davranışlar gösteriyordu . küçük yaştaki bir çocuğun normal olmayan davranışları anne nin sevgisini zedelemiştir . anne her defasında çocuğa iyi davranmaya çalıtığında çocuğun geri dönüşümü agresiftir . burada çocukta doğuştan gelen psikolojik kişilik bozukluluğu sendromu vardır .

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir