Dikkat! Bu analiz spoiler içerir.

Signe’nin 30 yaşına yaklaşırken, erkek arkadaşı Thomas’ın beklenmedik bir şekilde başarıya ulaşmasıyla birlikte hırsı ve başarı arayışı tamamen zedelenir. Kendi konumunu zarar görmüş hisseder ve özgüveni yerle bir olur. Hayatını ilgi çekmek ve ilgi odağı olmak üzerine kuran Signe, bu darbeyle sarsılır. Kendi kendini düzeltmek ve yeniden toparlanmak için, kendini çıkmazda bulacağı bir yola girer ve artık hayatını bir kurban gibi yaşamak zorunda kalır. Bu yolculukta, sürekli ilgi, acıma ve sempati toplamaya çalışır. Bunun için sağlığına zarar vermekten de çekinmez.

Analiz

Filmin başlangıcında köpek saldırısına uğrayan bir kadına yardım eden Signe, üstü başı kan olmuş bir şekilde karşımıza çıkar. Bu yardımı sonucunda çok fazla takdir toplar, bir nevi “ilgi” odağı olmayı başarır. Bu hissin onun için ne kadar önemli ve ödüllendirici olduğunu, üzerindeki kanı temizlemeyi reddedip eve o şekilde yürümesinden ve soran sormayan herkese nasıl da kahramanca davrandığını anlatmasından anlıyoruz. Bu sekans, Signe’nin ilgi manyaklığının ne kadar sağlıksız bir seviyede olduğunun ve narsisistik kişiliğinin bir aynası.

Narsisizm ve Psikanaliz

Freud’a göre narsisizm, kişinin dış dünyadan soyutlanan libidosunun (cinsel enerji), egoya yönlendirilmesinden ibarettir. Bebekler, dış dünyayla ilişki kuramadıkları, ben ve öteki arasındaki ayrımı henüz sağlayamadıkları için bu enerjiyi yönlendirecek bir dış nesne bulamazlar. Dış çevreye ilgi duymadıkları gibi dış çevreyi algılamaktan da uzaktadırlar. Yani, bebek için var olan tek gerçeklik kendisinden ibarettir. Dolayısıyla psikanalitik yaklaşıma göre bu durum, “birincil narsisizm” olarak adlandırılır. Bebek büyüdükçe bu enerjiyi yönlendirecek dış nesneler bulabilse de hep bir ölçüde narsist kalmaya devam edecektir. İşte bu narsisizme “ikincil narsisizm” denir. Signe karakteri birincil narsisizmin ikincil narsisizme sağlıklı geçememiş bir versiyonudur. Her insanda bulunan öz sevginin çok ötesinde patolojik bir durum olarak görünmektedir.

Signe, Freud’un tabiriyle narsistik yaralanma yaşar. 30’lu yaşlarına yaklaşırken erkek arkadaşı Thomas’ın beklenmedik bir başarı yakalamasının onda narsisistik bir yara açtığı söylenebilir. Bütün ilginin ve başarının Thomas’ın üzerinde olması, Signe gibi patolojik bir narsisisti tehdit eden bir durum oluşturur. Nitekim Thomas’ın başarısının kutlandığı toplu akşam yemeğinde, aslında alerjisi olmayan bir yiyeceğe sırf insanların ilgisini Thomas’tan kendi üzerine çekebilmek için alerjisi varmış gibi yapması bunu kanıtlar niteliktedir. Hatta, bu yiyeceğe karşı sahte bir alerjik reaksiyon bile göstermekten çekinmemiştir.

Thomas ile sağlıksız dinamikler içerisinde devam eden ilişkisi, Thomas’ın başarı elde ettiği her alanda ve ortamda kendisini gösterir. Ne var ki Thomas da çok sağlıklı bir ruha sahip değildir. Signe kadar olmasa da onda da narsisistik davranışlar ve ilgi odağı olma isteği görülmektedir. Bir sahnede dört arkadaş olarak oturdukları masada Signe ve Thomas ilgi odağı olmak için kıyasıya yarışır. Diğer iki narsisistik davranışlar sergilemeyen arkadaşın onları ne kadar garipsediğini, hatta masadan kalkıp gittiklerini görürüz. Bu durum, Signe gibi Thomas’ın da norma uygun davranmadığını gösterir. Bu yüzden, her ne kadar birbirleriyle ilgi için savaşsalar da günün sonunda birlikte olmaya devam ederler.

Narsistik Kişilik Bozukluğu

Signe’nin bütün bir hayatını, insanlardan aldığı sevgi ve ilgi üzerine kurduğunu söylemek mümkün. O da her narsisist gibi büyük bir özgüven imajı çizdiği halde, içten içe özgüven ve öz sevgi problemleri yaşamaktadır. Satışı yasaklanan ve ölümcül yan etkilere sahip olan bir ilacı illegal yollarla temin etmesi de bu yüzdendir. Bu ilacın cilde verdiği zararı öğrendikten sonra kutularca alıp içmeye başlamıştır. Çünkü, cildinde görünür bir rahatsızlığa sahip olmasının onu daha da ilgi odağı yapacağının farkındadır. Narsisistik Kişilik Bozukluğu’na sahip olan insanlar, kendilerinde olmayan o öz sevginin ikamesini başkalarından alacakları ilgide ararlar. İşte Signe de tam olarak bu ilginin arayışında olmuş ve ilaçları (üstelik her gün dozunu artırarak) içmekten çekinmemiştir. Signe, patolojik bir narsistin ilgi ve sevgi için neleri feda edebileceğinin uç bir örneği olarak karşımıza çıkar. Ne var ki, Signe’yi tanımlayacak tek bozukluk bundan ibaret değildir.

Histriyonik Kişilik Bozukluğu

Histrionik kişilik bozukluğu, genellikle yetişkinlik döneminin başlarında ortaya çıkan ve aşırı duygusallık, dikkat çekme ve çevreden onay arama ihtiyacı gibi özellikleriyle kendini gösteren bir durumdur. Narsistlerden farklı olarak, histrionik kişilik bozukluğu olan bireyler çevreleriyle ilişkilerinin her anına özen gösterirler. Histrionik kişilik, Signe’de bulunan durumun başka bir yorumu olarak ele alınabilir.

Histriyonik kişiler, ilginin hep üzerlerinde olması için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Duygu durumları düzensizdir; çünkü insanlarla ilişki kurma amacı yerine onları etkilemeyi ve ilgilerini çekmeyi amaçlarlar. Dolayısıyla, bunun için çeşitli duygusal manipülasyon yöntemlerinden kaçınmazlar. Signe’nin partide insanlarla konuşurken gösterdiği değişken ruh halleri ve ilgiyi üzerine çekmek için oynadığı numaralar buna bir örnek oluşturabilir. Her ne kadar ilgi isteseler de histrionikler insanların kolayca etkisinde kalabilme eğilimindedir. Signe, insanların ona söylediği tek kelimeyle bile tüm hayatını şekillendirebilmektedir. Filmin başındaki köpek saldırısı sahnesinde kadına yardım ettiği için insanların ona “kahraman” demesiyle kendini gerçekten bir kahraman olarak görmeye ve insanlara anlatmaya başlamıştır. Hatta bu durum öyle bir hal almıştır ki, hikâye orijinal halinden çıkmış ve Signe anlata anlata gerçek bir (süper) kahraman hikayesine dönüşmüştür.

Sonuç

Signe (ve Thomas), narsisistik davranışlar, ilgi manyaklığı, histriyonik kişilik gibi birçok patolojik durumu filmde yansıtmaktadır. İçtiği ilaçlardan dolayı sağlığını yitiren Signe, bu yalanı daha fazla sürdüremeyerek insanlara sağlığını kaybetmesinden kendisinin sorumlu olduğunu ve ilacı kendi isteğiyle içtiğini açıklar. Signe, tedavi olması için bir rehabilitasyon merkezine götürülür. Bu esnada aslında illegal yollardan sanatçı ve ünlü olmuş sevgilisi Thomas da hapse girmiştir. İki narsisist ilgi odağı olma yolunda işledikleri “suçların” bedelini ödüyor diye düşünmeyin. Zira, Thomas’ın akıbeti bilinmese de Signe, son sahnede bizi gülümseyen bir ifadeyle karşılıyor. Bu, Signe’nin yaptıklarından pişman olmadığını, bilakis bir daha olsa yine yapacağını gösteren nitelikte. Sahip olduğu ilgi, her şeye bedel.

Nilsu Yıldırım | Psikolog

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir