Orijinal Adı: One Flew Over the Cuckoo’s Nest

Yapım Yılı: 1975

Süre: 133 dk

Yönetmen: Milos Forman

Oyuncular: Jack Nicholson, Lousie Fletcher, Dean R. Brooks, Danny DeVito

Tür: Dram

Karakterler

Filmin ana karakteri McMurphy 38 yaşında ve özgür ruhlu, tembel, kavgacı, kural tanımaz ve zeki birisidir. McMurphy, 5 kez saldırıdan ve son olarak da 15 yaşındaki bir kıza tecavüz etmek suçlarından tutuklanmıştır. Onun bu normal olmayan davranışlarından dolayı hapishaneden akıl hastanesine kapatılması kararlaştırılmıştır. Hemşire Ratched hastanedeki kontrolü her ne olursa olsun elinde tutmaya çalışan biridir. Aşırı derecede otoriterdir. McMurphy’nin kural tanımaz hallerinden dolayı iki karakter sık sık çatışmaktadır.

Hikaye

McMurphy’nin sürekli kaçma isteğinin olması ve bunu hapishanede başaramadığı için “deli” taklidi yaptığını düşünüyorum. Filmde tam olarak bununla alakalı bir şey söylenmemiş ama sürekli olarak akıl hastanesinden kaçmayı planlıyordu. Hikaye McMurphy’nin akıl hastanesine yatmasından sonra başlıyor. McMurphy hastanedeki günlerini arkadaşlarıyla kart oynayarak, arada hastanede taşkınlık çıkararak geçirmektedir. Hastanedeki doktorlar ve hemşireler aslında McMurphy’nin gerçekten deli olmadığını anlamışlardır ama yine de hastanede kalarak onun kendi sorunlarını çözmesini istemişlerdir. McMurphy de antisosyal kişilik bozukluğu olabileceğini düşündüm. Çünkü böyle kişiler sorumsuz, başkalarının haklarına saygı duymama ve kavgacı olmalarıyla bilinir. Tutuklanmasına sebep olan eylemleri umursamadan tekrar etmesi, kurallara uymaması, dürtüsellik, sinirlilik ve saldırganlık karakterde bulunan özelliklerdendir. Ayrıca akıl hastanesine ilk geldiğinde doktorla ilk konuşmasında 15 yaşındaki kıza tecavüz etmesini normal buluyor, kendince bir kılıf uyduruyordu ve pişmanlık duymuyordu. Bu da yine ilgimi çeken sahnelerden oldu. McMurphy’nin otoriteye karşı çıkması onun grup içinde bir kahraman olarak görülmesine sebep olmuştur ve gruptaki herkes önce karşı çıksa da daha sonradan gruba bağlılık göstermişlerdir.

McMurphy ile iyi anlaşan Şef aslında ne sağır ne de dilsizdir fakat etrafına kendisini farklı tanıtmıştır ve bu yönünü sadece McMurphy’le paylaşır. Ben Şef’in burda insanlara karşı duvarlar ördüğünü ve kendine birtakım savunma mekanizması oluşturduğunu düşündüm. Bunun sebebinin de geçmişine bakarsak Kızılderili olduğu için eşi ve çevresi tarafından hep aşağılandığı olduğunu görüyoruz.

Psikolojik Analiz

Filmin grup terapi sahnesinden Billy ve Harding’in şizofreni hastası olduğunu düşündüm. Çünkü terapi esnasında Billy kız arkadaşına evlilik teklifi ettiğini söyledi ama hemşire, Billy’nin annesinin dediğine göre kız arkadaşına evlilik teklifi etmediğini hatta onunla hiç görüşmediğini söyledi. Ayrıca Billy kişilik yapısı olarak utangaç ve gergin, sürekli olarak annesinin baskısı altında ve bu baskıdan dolayı kekeme olmuş olabilir. Billy’de sosyal fobi olabileceğini de düşündüm ki kekeme de zaten sosyal fobiyle beraber görülebilen bir durumdur.

Harding ise sürekli olarak eşinin başka erkeklerle görüştüğünü söylüyor fakat elinde her hangi bir kanıtı yok sadece öyle hissediyorum diyor. Eşine karşı kıskançlık hezeyanları vardır. Harding aynı zamanda homoseksüeldir ve bu yüzden toplum tarafından dışlanma korkusu yaşıyor. Birkaç sahnesinde küçücük bir şeyden bile arkadaşlarının ona saygı duymadığını düşünüyor ve aşırı tepkiler veriyordu.

McMurphy’nin akıl hastanesinden kaçış sahnesinde ise yine Billy çok dikkatimi çekti. Billy, McMurphy’nin ona yaşattığı gecenin ardından akıcı konuşmaya başlar. Hemşire onu bu olayı annesine söylemekle tehdit ettiğinde ise eski konuşmasına döner. Bu bağlamda akıl hastanesi gerçekten iyileştirir mi yoksa hastaları daha da çıkmaza mı sürükler düşünmek lazım. Ayrıca hastanedeki çalışanların onlara sürekli hasta olduklarını hatırlattıkları ve bunun da hastalar üzerinde olumsuz etki yaptığını düşünüyorum. Toplum her konuda kendine normlar yaratmaktadır ve bu normların dışında kalanlar dışlanıp “deli” olarak nitelendirilmektedir.

Filmin son sahnesinde ise McMurphy’ye bir tedavi uyguluyorlar ve McMurphy’nin bütün beyin işlevlerine son veriyorlar. McMurphy’nin bu halini gören şef onu öldürerek özgürleştireceğini düşünüyor ve McMurphy’i öldürüyor. Daha sonrasında ise şef camı kırarak hastaneden kaçıyor.

Son olarak filmi biraz daha araştırıp oyuncuların öz geçmişlerine baktığımda gerçek psikiyatristlerin oynadığını gördüm ve bu yüzden rollerini çok benimsediklerini düşünüyorum.

Gülçe Çelebi | Psikolog

Comments (6)

  1. yukarıdaki arkadaşın dile getirdiği gibi herkesi bir kalıba sokmamak gerek. MCmurphy söylediğinizin aksine anti sosyal kişilik bozukluk yaşamıyor karakterimiz otoriteye karşı ama diğer karakterlerle uyum içinde ve onları önemsiyor tekneyle balık tutma fikrinin sırf onları normal biri gibi hissettirmek için gerçekleştirdiğini düşünüyorum bu bana Esaretin Bedeli filmindeki Andy’nin o plaktan müzik çalıp tüm hapishaneye dinletmesini hatırlattı tıpkı normal insanlar gibi.

    1. Merhaba.
      Gerçeklikle kurgunun iç içe geçtiği filmlerde ana karakterlerin yaptığı yasalarca suç kabul edilen davranışların izleyicinin gözünde “aklanması” gereklidir. Ana karakter yani kahramana karşı sempati ve kabullenmenin sağlanabilmesi için “suç” davranışlarının bir dayanağa bağlanması sıklıkla yapılan bir senaryo örneğidir. Filmde de bu konu ustalıkla işlenmiş ve amacına ulaşmıştır. Film sosyal işleyişe bir göndermede bulunmuş, bunu da başarı ile gerçekleştirmiştir.
      Değerli okurumuz, geri bildiriminiz için teşekkür eder, keyifli okumalar dileriz.

  2. Bu bir isim koyma, etiketleme bağımlılığından kurtulmak gerekiyor. Herkesi bir kalıba sokmak ve onunla tanımlamak bize bir konfor sağlasa da gerçeklere ışık tutmuyor.
    Bununla birlikte hastaneler ve işlevleriyle ilgili söylediklerine katılıyorum.

    1. Merhaba Rüveyda Hanım.
      Film analizleri genellikle staj düzeyindeki son sınıf öğrenciler tarafından hazırlanmakta, geri bildirimler kendilerini değerlendirme fırsatı sunmaktadır. Değerli görüşlerinizi aktardığınız için teşekkür ederiz.

  3. Yine şizofreni ve sosyal fobi tanılarına da katılmıyorum. Şizofreni için elimizde hiçbir kanıt yok. Billy’nin annesinden gizlemiş olması da gayet muhtemel. Kıskançlık hezeyanlarının şizofreniden önce paranoidin belirtisi olması daha muhtemel olsa da bunu söylemek için de elimizde yeterli kanıt yok. Kaldı ki bu insanlar “gönüllü” olarak hastanede kalıyorlar. Bu tanılara sahip olsalar düşünce yetileri işlevselliğini yitireceğinden gönüllülüklerinin bir anlamı olmazdı, tıpkı diğer hastalarda olduğu gibi…

  4. İlk akla gelen olasılık antisosyal kişilik bozukluğu olsa da bunun geçerli olduğunu düşünmüyorum. Antisosyal kişiler diğer insanların ne hissettiklerini önemsemezler ve başkalarının duygularını kestirebilecek becerileri de yoktur. Ancak McMurphy gruptaki birçok kişiyle o arkadaşça duyguyu geliştirmişti. Billy’nin yaşadığı çöküntüyü görünce gitmeyip geri dönmesi, onun duygularını önemsemesi ve iyi hissetmesi için çabalaması bunun en bariz örneği. Bunlar antisosyal birinin yapacağı şeyler değil

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir