Bu yazıda sizlere yeme bozukluklarından, yeme bozukluğuna yol açan bazı psikolojik, biyolojik, sosyal ve kültürel etkenlerden bahsetmek istiyorum. Besin alımı, besleyici olmayan maddeler veya bedensel atıkların atılması ile ilişkili olan bazı bozukluklar bulunmaktadır. Bu bozukluklar psikiyatrik tanı ölçütlerinin yer aldığı DSM-5’te “Beslenme ve Yeme Bozuklukları” altında yer alır. Bu yazıda anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza ve tıkınırcasına yeme bozukluğunu anlatacağım.
Anoreksiya Nervoza
Kişinin vücut ağırlığının beklenenin altına düşmesine, vücut ağırlığının önemli derecede azalmasına yol açacak kadar besin alımını sınırlandırması ve azaltması Anoreksiya Nervoza olarak bilinir. Bu kişilerde beden kitle indeksi düşük seviyelerdedir. Çoğunlukla genç ve kadınlarda rastlanılan bir bozukluktur. Kilonun çok fazla azalmasıyla beraber hormon salgılanmasında anormallikler görülür. Kalp ritimleri düzensizleşir ve kalp kasları zayıflar. Bunlar dışında ishal, kas dokusu kaybı, uykusuzluk ve kan basıncı düşüklüğü fiziksel etkileri arasında yer alır. Anoreksikler başka insanların önünde yemek yerler fakat yediklerini kusmak için kendilerini zorlarlar. Bir deri bir kemik denecek seviyede zayıf olmalarına rağmen aynaya baktıklarında şişman olduklarını düşünürler. Bu kişilerin kendilerine ait beden imgeleri bozuktur.
Kilo kaybı çok ciddi derecedeyse önemli kimyasal dengesizlikler ve organ hasarları olabilir. Bu aşamaya gelmeden önce hastane yatışı gerekebilir. Bu süreçte psikolojik danışmanlık ile beraber tedavi sürer. Fakat hastane dışında tedavi olmaya uygun çok ağır kilo kaybı olmayan bireyler de vardır. Psikolojik yardım yöntemleri bilişsel davranışçı terapiyi (BDT), grup terapisini ve aile temelli terapiyi içermektedir.
Bulimiya Nervoza
Bir diğer yemek bozukluğu Bulimiya Nervoza’dır. Bir oturuşta çok miktarda yiyeceğin yenmesi, sonra kilo almaktan kaçınmak için uygun olmayan yolların kullanmasını içeren bir döngü halidir. Bulimik kişilerin birçoğu aşırı yemeden sonra kendilerini kusmaya zorlar. Bazı kişiler ise tıkınırcasına yeme sonrası bir kaç gün boyunca aşırı düzeyde egzersiz ve diyet yaparak kilo almaktan kaçınmak için uygun olmayan yöntemlere başvurur. Anoreksiyadan farklı olarak bu kişiler normal kilodadır ve bu yüzden farkedilmeleri zordur. Bir diğer fark ise aşırı yemedir. Bu bireylerin de beden imgeleri bozuktur. Anoreksiyanın tedavisiyle benzerdir. Ek olarak antidepresan tedavisi de kullanılmaktadır. İyileşme seyri anoreksiyadan daha sevindiricidir. BDT (Bilişsel Davranışçı Terapi) bulguların desteklediği en etkili terapi yöntemidir.
Tıkınırcasına Yeme
Bulimiya gibi kontrol edilemeyen tıkınırcasına yeme ataklarını içerir fakat kilo almaktan kaçınmak için kusma ya da diğer uygun olmayan yolları kullanmazlar. Bu açıdan bulimiklerden ayrılırlar. Tedavide diğer yeme bozukluklarındakilere benzer yöntemler kullanılır. Ek olarak kilo kaybının sağlanması için ek yöntemler kullanılabilir.
Yeme Bozuklukları Nedenleri ve Risk Faktörleri
En büyük risk faktörü ergen ya da genç kadın olmak gibi görünmektedir (Keel ve Forney, 2013). Fakat tam olarak nedenleri anlaşılamamıştır. Anoreksiyada yiyecek ile korku ve kaygı ilişkilendirilmektedir. Tıkınırcasına yeme kaygı, depresif duygudurum, sosyal stres etkenleri, kilo ya da beden imgesiyle ilgili duygular ve inançlar tarafından tetiklenebilir. Bilişsel çarpıtmalar ve ya hep ya hiç tarzı düşünceler artar. Genel olarak zayıf olmakla ilişkili sosyal etkiler, şişmanlama korkusu bu bozuklukların farklı kültürlerdeki yaygınlığını etkiliyor gözükmektedir.