Bu yazı Avusturya Lisesi 12. sınıf öğrencisi A. D.’nin Psikolog Orhan Dünya ile Avusturya eğitim sistemindeki Maturanın (Matura ya da (Matur, Maturita, Maturità, Maturität, Mатура) birçok ülkede lise bitirme sınavı olarak uygulanan sınav) önemli bir parçası olan lise bitirme tezi VWA ( Vorwissenschaftliche Arbeit) kapsamında gerçekleştirdiği röpörtajın deşifre edilmesi ile oluşturulmuştur.

Yazıda bahsedilen konular ‘Dijital Medyanın Sağlığa Etkisi’ konulu tezin bir bölümünde yer alan ‘Sosyal Medyanın Genç (14-18 yaş) Psikolojisine Etkisi’ alt başlığının içeriğinde yer almıştır.

Sorular

Sosyal medya gençlerin zihnini neden ve nasıl bu kadar büyük ölçüde etkileyebiliyor?

Bilindiği üzere sosyal medyada önemli birkaç faktör var. Bunlardan birisi “popülerlik (fenomen olmak)” diğeri “beğenme” son olarak da “izlenme sayısı-görüntülenme sayısı” gibi istatistikler. Bu unsurlar birçok sosyal medya uygulamasının ana öğesi gibi görünmektedir.

13 – 17 yaş grubu gençlerin psiko-sosyal özelliklerine baktığımızda; bir gruba aidiyet hissetme, ötekinin (başkasının) gözünden kendini beğenilen biri olarak görme, akranları arasında popüler olma gibi özellikleri görebiliriz. Bu dönemde genç dünyada kendine “popüler” bir rol biçme derdindedir. Nitekim sosyal medya da bunun farkında (!) olmuş olacak ki içerik ve işleyişini bu temel özelliklere göre dizayn etmiştir. Yani amacı popülerliği “suni” olarak yaşatmak ve geçlerin daha çok çevrim için kalmasını sağlamaktır.

Gençlerin zihinsel ve ruhsal sağlığında sosyal medyanın nasıl bir önemi olduğunu ve gençlerin hayatını nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz?

Sosyal medya görünürde etkili bir araç ve bu aracın nasıl kullanıldığı çok önemli! Bazı kişiler çok küçük yaştan itibaren sosyal medya veya benzer platformları kullanarak başarılı işler de yapabiliyorlar.

Eğer günlük işleyişinizde sosyal medya kullanımı doğal sürecinizi bozmuyorsa işlerin yolunda gittiğini söyleyebiliriz. Ancak sosyal medyanın günlük yaşamınızı etkileyip etkilemediğine, etkiliyorsa ne kadar etkilediğine bakmak gerekir. Gerçek arkadaşlıkları, akrabalık ilişkilerini, iş hayatınızı, okul ve kariyer hedefinizi olumsuz yönde etkiliyorsa bunun ruhsal anlamda olumsuz etkileri olabilir. Diğer yandan günlük yaşamın bir parçası olan düşük düzeyde stres gibi ruhsal sorunlarla mücadele etmekten alıkoyuyor ve aile ilişkilerinizi de etkiliyorsa sosyal medya kullanımını gözden geçirmek gerekebilir.

Sosyal medyanın ancak anlamlı ve amaca uygun şekilde kullanımıyla hem yetişkinlerin hem de gençlerin hayatında renkli bir eğlence aracı olarak kalacağını düşünüyorum.

Gençlerin zihinsel ve ruhsal olarak sosyal medyadan daha çok pozitif mi negatif mi etkilendiğini düşünüyorsunuz? Neden?

Gençlerle olan diyaloğumda sosyal medyanın bazıları için pozitif bazıları içinse negatif etkilerini görebiliyorum. Gözüme çarpan ilk şey gençlerin sosyal medyada “oldukları gibi” olmak yerine başkaları gibi yani popüler sosyal medya fenomenleri gibi olmaya çalışmaları.

Bunun bu dönemde önemli olan kişilik gelişiminde bazı tutarsızlıklar oluşturabileceği kanaatindeyim. Örneğin, aile içinde kültürel bazı değerlerin hatta toplumsal bazı değerlerin sırf popüler olan biri yaptı diye değişikliğe uğrayabildiğini, bunun da hem gencin kendi kültür ve sosyal davranış algısını hem de toplumun algısını etkileyebildiğini düşünüyorum.

Ancak bazı sosyal medya içeriklerinin de gençler için oldukça faydalı olduğunu görmekteyim. Sosyal medyada takipleşirken, size değer katan hesapları takip etmeniz platformu kullanırken size pozitif katkı sağlayabilir.

Size gelen 14-18 yaş aralığında depresyon, anksiyete gibi mental problemler yaşayan hastalarınızın bu problemlerinin sosyal medyada geçirdikleri zamana bağlı olduğunu söyleyebilir misiniz?

Sadece sosyal medya kullanımının doğrudan mental problemlere yol açtığını söyleyemem. Ancak depresyon ve kaygı ile sosyal medyada geçirilen süre arasında ilişki görebiliyorum. Genellikle depresyon ve kaygı bozukluğu tanısı almış bireylerin hastalık sürecini yönetemediklerinde, sosyal medya ile daha fazla ilgilendiklerini gözlemliyoruz.

Genelde sosyal medyanın negatif etkilerinden bahsedilse de gençlerin ruhsal sağlığı üzerinde nasıl bir pozitif etkisi olduğunu düşünüyorsunuz?

Sosyal medya aslında dünya çapında bir “görünme alanı” gibi düşünülebilir. Önemli olan bu alanda nasıl görünmek istediğindir. Aynı zamanda düşüncelerini, fikirlerini aktarabildiğin, buradan başkaları ile sanal etkileşim kurabildiğin bir platformdur. Eğer bu platformu bilgi almak, doğru sosyal etkileşim kurmak için kullanıyorlarsa pek çok faydasında yararlanılabilir. Örneğin video içerikleri ile artık bir çok bilgiye platformlar üzerinden ulaşılabiliyor. Bilimsel içerik üreten hesapların takip edilmesi, toplumun genelinde sevilen kişilerin yön gösteren paylaşımları ile kişi kendine başka kapılar açabilir.

‘Siber zorbalık’ olarak adlandırdığımız olay özellikle gençler arasında oldukça yaygın. Bunun önüne geçilebilir mi veya etkilerin azaltılması adına gençlere ne tavsiye edilebilir?

Son zamanlarda hem gerçek hayatta hem de sanal mecrada zorbalıkla karşılaşıldığına sıklıkla şahit oluyoruz. Bunun tamamıyla önüne geçmek mümkün değil ancak çeşitli önlemler alarak gençlerin kendilerini korumaları da mümkün.

Sosyal medya hesaplarını güvenilir kişilerden oluşan topluluklara açık tutabilir veya gelen mesajlara ve arkadaşlık isteklerine temkinli yaklaşabilirler. Bunun dışında ebeveyn kontrolüne açık bir hesabın da olası zarar verici etkileri önleyebileceği kanaatindeyim.

Sosyal medya kullanıcılarının tümü gerçek hayatta olduğu gibi sosyal medyada da taciz ve benzer davranışlarla karşılaşılabilir. Bunun etkilerini en aza indirmek için gençlerin yüz yüze tanımadıkları kişilere mesafeli yaklaşmalarını, belli sınırları her zaman göstermelerini ve şüphelendikleri her türlü istismarı bildirmelerini tavsiye edebilirim. Aynı zamanda maruz kalınmış bir zorbalık sonrası hem okulda bulunan sosyal destek birimi ile bu durumu paylaşmalarını hem de güvendikleri bir aile büyüğüne bu konuyu danışmalarını öneririm.

Okullarda sosyal medya ve ruhsal sağlık hakkında bir eğitim verilmesi gerektiğini düşünüyor musunuz? Neden?

Son zamanlarda çok fazla eğitim amaçlı bilgi ve içerikler paylaşılmakta aynı zamanda kişisel gelişim ile ilgili eğitimlere de sık rastlamaktayım. Bu eğitimlerin hem gerekli olduğunu hem de faydalı olacağını düşünmekteyim. Çünkü birimizin bilmediğini başkası düşünüp bulmuş olabilir ve diğer insanlarla paylaşması olası zor durumlara karşı hazırlıklı olmamızı sağlar. Ancak bu eğitimlerin olması kadar eğitimlerin hangi uzman tarafından hazırlandığı, eğitimin niteliği ve içeriğinin de önemli olduğunu düşünüyorum.

Gençlerin, sosyal medyanın negatif ruhsal etkilerinden uzak durmaları ve kendi ruhsal sağlıklarına iyi gelecek şekilde kullanabilmeleri için bir tavsiyeniz var mı?

Sosyal medyanın olumsuz etkilerinden kendinizi korumak için önce sosyal medyayı kullanım amacınızı belirlemenizi öneririm. Üretici ( içerik) tarafında mı, yoksa tüketici tarafında mı olacaksınız? Bunu belirledikten sonra etkileşim kurduğunuz hesapları seçerken bu hesabın sizin için bir anlamı olmasını ve size “değer” katıyor olmasını öneririm.

Sosyal medyayı kullanma süresi ile ilgili tartışmalar da son zamanlarda gündemi meşgul ediyor. Ne kadar kullanılması gerektiği ile ilgili henüz geçerli bir teori ortaya konulamasa da kullanımın olağan hayatınızı etkilemesine izin vermemenizi öneririm. Kendinize şunu sorun; takip ettiğim hesaplar ve izlediğim içerikler hayatıma ne kattı? Daha çok keyif alabileceğim gerçek aktivitelere zamanımı vermek yerine bu zamanımı neden sosyal medyada geçireyim?

Sosyal medyadan ruhsal sağlığı negatif etkilenen bir gence nasıl ve hangi noktada yardım edilmeli?

Gencin yardım alma konusunda “istekli ve gönüllü” olması en önemli kolaylaştırıcıdır. Aceleci davranmak yerine zamanında müdahalenin daha etkili olduğu kanaatindeyim. Buradaki püf noktası, biz uzmanların ve ailelerin insiyatif almakta doğru zamanlamayı seçmesinde yatıyor.

Sosyal medyanın olumsuz etkilerini hisseden ama bununla başa çıkabilen bir sürü genç de tanıdım. Fakat insanoğlunun her şeye yetebilen ve her sorununu kendi başına çözebilen bir varlık olmadığını da biliyorum. Baş edilemeyen durumlarda yardım almanın son derece erdemli ve akıllı kişilerin eylemi olduğu kanaatindeyim. Bir de eğer olumsuz bir şey hissediyorsak ve zor bir durumla karşılaşmışsak bunun üstesinden gelinecek bir yolun olduğunu gençlerle paylaşmamız ve öğretmemiz gerekmektedir.

Kaynaklar

Comments (2)

  1. Merhaba Ezgi Hanım. Teşekkür ederiz. Meslektaşlarımız tarafından takdir görmek bize daha da anlamlı geliyor. Size de başarılar dileriz, keyifli okumalar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir