Özet

Bu çalışma korkuların yaşa bağlı olarak hangi yönde nasıl bir değişim gösterdiklerini saptamak için yapılmıştır. Araştırmaya İstanbul Üniversitesi”nin ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nin çeşitli bölümlerinde okuyan 98 öğrenci (47 kız, 51 erkek) katılmıştır. Çalışma için korkuların yaşa bağlı olarak değişimini ölçmek amacıyla Korkuların Değişimi Ölçeği geliştirilmiştir. Bu ölçek çocukluğumuzdaki (6-12 yaş) bazı korkulara yönelik olmakla birlikte toplam 13 sorudan oluşmaktadır. Yapılan değerlendirme sonucunda en büyük değişim gösteren korku ebeveynlerin kavga etmesi olmuştur.

Anahtar Sözcükler: Korku, Çocukluk Korkuları, Korkuların Değişimi.

Giriş

Hemen hiçbir insan yoktur ki, anlayamadığı ne zamandan beri nereden geldiğini bilemediği korkuları olmasın. Korku’nun tanımını yapmak güçtür ancak kısaca görünen yada görünmeyen tehlikelere karşı kendimizi güvende hissetmediğimiz tehlikeli durumlarda yaşadığımız heyecanlardır diyebiliriz. Sözlük anlamı olarak psikolojide korku; algılanan bir tehlike, tehdit anında hissedilen ve nahoş bir gerilim, güçlü bir kaçma veya kavga etme dürtüsü, hızlı kalp atışları, kaslarda gerginlik, v.b. belirtilerle yaşanan yoğun bir duygusal uyarılma bir heyecan halidir (Budak, 2000).

Korkuyu tanımlama ve sınıflandırma çabaları halen devam etmektedir ancak şu ana kadar korku ile ilgili herhangi bir kuram bulunmamaktadır. Kaygı ise kötü bir şey olacağı hissine eşlik eden hoş olmayan bir duygusal durumdur. Kaygıda hem korku hem de endişe egemendir. Bir nesne ya da somut bir duruma bağlı olduğu zaman korku, böyle bir neden belirlenemediğinde is kaygı olarak tanımlanmaktadır (Şenol, S., 2006). Diğer yandan korkunun bir başka boyutu olan fobi ise Davison ve Neale’e göre  (1997) bir nesne veya durumla ilgili, tehlike ile orantılı olmayan ve onu yaşayan tarafından anlamsız olarak tanınan engelleyici, korkunun aracılık ettiği kaçınma durumudur.

Korku ve kaygının fizyolojisiyle ilgili olarak Walter B. Cannon yaptığı çalışmada tehlike ile karşılaştığımızda verdiğimiz “savaş yada kaç” tepkisini tanımlamıştır. Buna göre ürkütücü bir uyaran ile karşılaştığımızda otonom sinir sistemi denilen temel bedensel işlevlerimizi düzenleyen sistem önemli rol oynamaktadır. Bu sistemin iki yönü olan sempatik ve parasempatik sistem sinirsel düzenleyici bir sistemdir ve adrenalin ve nöradrenalin aracılığıyla işlev görür. Tehlike ile karşılaştığımızda hayatta kalmamızı sağlayan tepkileri adrenalin sayesinde veriyoruz. Cannon, hipotalamusun çoğu bedensel işlevlerimizin düzenleyicisi, talamusun ise yönlendirici görevini üstlendiğini göstermiştir. Buna göre tehlike anındaki algıyı talamus hem beyin kabuğuna (kortex) ki burada korku ve kaygı yaşantısı yer alır, hem de hipotalamusa (otonom sinir sistemi uyarılması, fizyolojik değişimler) göndermektedir. Korku ve kaygının tanımlanmasında diğer önemli katkı James Papez’den gelmiştir. Papez beyinde farklı duygular ve heyecanlarda farklı devre sistemlerinin rol oynadığını ileri sürmüş, beyin kabuğunun algıladığı uyaranların, kabuğun ilkel kısımlarına doğru iletildiğini ileri sürmüştür. Daha sonra amigdalanın korku yaşantısında ve tehlike algısında anahtar rol oynadığı, hipokampusun daha çok korkuyu anlamada işlev gördüğü ortaya konmuştur. Amigdala korkuyla karşı karşıya kaldığımızda bütün alarm tepkilerini vermemizi sağlar. Kan basıncı yükselir, ağız kurur, kalp atışları hızlanır ve kaslar kasılır. Tehlikenin geçmesiyle beraber amigdaladan rahatlama uyarıları gelir ve korku sona erer.

Korkular nasıl oluşur sorusuna ise psikolojide cevap bulmak hiç zor değildir. Bazı Psikodinamik bakışlı yazarlar korkuların doğuştan getirildiğini savunurken (Zulliger H., 2000) bazıları ise korkuların daha sonra dışarıda bazı uyaranlara verilen tepkilerin gözlenmesi sonucunda meydana geldiğini savunmuştur. Yani çocukluğumuzda yetişkinlerin korkularını taklit ederek öğreniyoruz. Bu yaklaşımı savunan teori model alma teorisidir. Bazı korkular ise hayal kurarak veya deneyim yoluyla kazanılır. Son olarak korkuların genetik aktarımlar sonucu yaşandığını savunanlar da bulunmaktadır. Psikologlar birçok korku gibi özellikle çocukluğumuzdaki korkuların öğrenilerek kazanıldığını öne sürmektedir.

Çocuklarda korkular 5. ile 9. aylarda görülmeye başlar. Bunlar daha sonra 3. ve 11. yaşlarda en üst seviyeye ulaşır. Korkulan şeyler genelde kişi, nesne ve olaylardır. 11 yaşından sonra çocukların zihinsel gelişimlerine bağlı olarak korkular değişmektedir. Artık çocuk yetişkinler gibi daha çok sosyal korkulara yönelmektedir. Hayali nesnelerden korkma ise azalmaktadır (Şendil, G., 2006).

Yöntem

Örneklem

Araştırmaya 2005-2006 öğretim yılları arasında İstanbul Üniversitesi ile Yıldız Teknik Üniversitesi’nin çeşitli bölümlerinde okuyan toplam 98 kişi katılmıştır. Katılımcıların %47.96’sı (47 kişi) kadın, %52.04’ü (51 kişi) erkektir. Öğrencilerin yaş ortalaması 21.11 olup erkeklerin yaş ortalaması 21.03, kızların yaş ortalaması 21.19’dur. Katılımcıların tamamı halen öğrenimine devam etmekte olan kişilerdir.

Veri Toplama Araçları

Katılımcılara bu çalışma için geliştirilen Korkuların Değişimi Ölçeği uygulanmıştır.

Korkuların Değişimi Ölçeği: Bu ölçekte Tablo-1’de gösterilen korkulara yönelik sorular katılımcılara sorulmuştur. Ölçek 2 kısımdan oluşmakta ve sorulan sorular 6-12 yaş korkuları ve bu korkuların 18-22 yaşları arasında hangi yönde değişim gösterdiğiyle ilgilidir. Yalnızlık, yükseklik, karanlık ve ebeveynlerle ilgili korkular bunlardan bazılarıdır. Karanlıktan korkma ile ilgili soruya hem 6 ile 12 yaşları arasındaki korkular kısmında hem de 18 ile 22 yaşları arasındaki korkular kısmında “EVET” cevabını vermiş olan katılımcıların karanlık korkularının halen devam ettiği varsayılmaktadır.

İşlem

Ölçek bütün katılımcılara bizzat uygulamacı tarafından ölçek doldurmaya uygun ortamlarda, bazı öğrenci yurtlarında ve öğrencilerin kaldıkları evlerde uygulanmıştır. Öncelikle çalışma hakkında bilgi verilmiş ve ölçeği doldurmaya gönüllü olup olmadıkları sorulmuştur. Katılımcı olmaya gönüllü olan kişiler ölçeğin tamamını kendileri doldurmuştur.

Bulgular

Korkuların Değişimi Ölçeği’nden alınan veriler Tablo-1 ve Tablo-2’de verilmiştir. Buna göre katılımcıların %11.22’si (11 kişi) hem 6-12 yaşları arasında hem de 18-22 yaşları arasında yalnız kalmaktan korktuklarını belirtmiştir. Katılımcıların %32.65’i (32 kişi) ise 6-12 yaşları arasında yalnız kalmaktan korktukları halde 18-22 yaşları arasında bu korkularının olmadığını belirtmiştir. Geriye kalan 55 kişide (%56.12) ise bu korkunun olmadığı anlaşılmıştır. En yüksek değişim ise %44.89 (44 kişi) ile anne ve babanın kavga etmesinden korkma olmuştur. Bunu sırasıyla karanlıktan korkma %35.71 (35 kişi), yalnız kalmaktan korkma %32.65 (32 kişi), ebeveynlerin boşanmasından korkma %28.57 (28 kişi), ailenin kendisini terk etmesinden korkma %26.53 (26 kişi) ve doğa üstü varlıklardan korkma %25.51 (25 kişi) ile takip etmektedir. En düşük değişim gösteren korku ise yükseklikten korkma ve savaş ve doğal afetlerden korkmadır (%8.16).

 Korkuları Süreklilik Gösteren Kişi SayısıKorkuları Süreklilik Göstermeyen Kişi Sayısı
Yalnızlık1132
Karanlık2035
Gök Gürültüsü/Şimşek1123
Fiziksel Yaralanma3010
Ebeveynlerin Boşanması1828
Evcil Hayvan1916
Ölüm1920
Anne-Babanın Kavga Etmesi1944
Doğa Üstü Varlıklar4025
Yükseklik288
Doğal Afet418
Ailenin Terk Etmesi1526
Evcil Olmayan Hayvan5514
Tablo 1:Korkuların Değişimi Ölçeği’nden Elde Edilen Veriler

Aşağıdaki tablodan birçok veri elde edilebilir. Mesela katılımcıların %24.48’i doğal afetlerden 6-12 yaşları arasında korkmadığı halde 18-22 yaşları arasında korktuğunu belirtmiştir. En yüksek süreklilik gösteren korku ise, evcil olmayan hayvanlardan korkma %56.12 (55 kişi) ve savaş veya doğal afetlerden korkma (%41.83) olarak bulunmuştur.

 Korkuları Olmayan ve Değişim Göstermeyen Kişi SayısıKorkuları Olmayan Fakat Değişim Gösteren Kişi Sayısı
Yalnızlık487
Karanlık421
Gök Gürültüsü/Şimşek622
Fiziksel Yaralanma3622
Ebeveynlerin Boşanması475
Evcil Hayvan585
Ölüm3920
Anne-Babanın Kavga Etmesi305
Doğa Üstü Varlıklar303
Yükseklik5111
Doğal Afet2524
Ailenin Terk Etmesi525
Evcil Olmayan Hayvan263
Tablo-2:Korkuları Olmayan Kişilerden Elde Edilen Veriler

Tartışma

Bu araştırmanın amacı çocukluğumuzda yaşadığımız bazı korkuların yetişkinlik çağına adım atmaya hazırlandığımız 18-22 yaşları arasında nasıl bir değişim gösterdiğini incelemektir. Öncelikle elde edilen verilere bakıldığında anne ve babanın kavga etme korkusunun en yüksek değişimi göstermiş olmasının şaşırtıcı olmadığını vurgulamak yerinde olacaktır. Çünkü özellikle üniversite yaşamı artık kişiye bireyselleşmeyi sağlamanın yanında anne ve babadan da uzaklaştırmaktadır. Birçok öğrenci eğitimine ailesinden uzakta devam etmektedir. Bu sebeple aileden bir nebze uzaklaşmış olan birey artık aile ile bazı bağlarını koparmıştır. Duygusal olarak artık anne ve babanın sorunlarından önce kendi sorunları daha ön plana çıkmaktadır. Karanlık, yalnızlık ve doğa üstü varlıklardan korkmada görülen bulgularda da azalmanın nedeni artık çocukluğumuzda bazı hayali korkuları kişilerin terk ettiği ve başka korkulara yöneldiği görülmektedir. Örneğin toplumumuzun ülkenin deprem kuşağında bulunmasından ve yakın komşularımızda meydana gelen savaşlardan etkilendiği aşikardır. Ebeveynlerin çocukların disiplinlerinde öcü, şeytan, peri gibi hayali korkuları yardıma çağırmaları, çocukların bunlardan korkmasına sebep olmakta ve çocuk gece karanlıkta bu figürleri canlandırarak korku yaratabilmektedir (Janov 1973, Musson ve Conger 1979, Köknel 1981, Cebiroğlu 1982). Karanlık korkusu en fazla 4-6 yaşları arasında görülmekte ve yaşla birlikte azaldığı bilinmektedir (Mangır ve Aktaş, 1992). Elde edilen veriler sonucu evcil olmayan hayvanlardan korkma hem çocuklukta hem de yetişkinlik çağında en yüksek oranda (%56.12) hissedilen korkudur. Bunun sebebi büyük oranda öğrenme ile ilgilidir. Halen günümüzde örümcek, yılan ve akrep gibi hayvanlar filmlerde korku objesi olarak kullanılmakta ve bu hayvanların insanlara karşı ölümcül etki yapabilecek kimyasallara sahip oldukları bilinmektedir. Küçük yaşlarda olduğu gibi büyük yaşlarda da bu korkuyu insanlar kontrol edememektedirler. Yapılan bir çalışmada 5-6 yaşındaki çocukların %80’i hayvanlardan korkarken bu oranın 7-8 yaşlarında %73’e düştüğü saptanmıştır (Dolland ve Miller, 1971; Bowd 1984, Marks 1987).

Genel olarak ebeveyn ve aile ile ilgili korkuların daha yüksek oranda değişim gösterdiği bulunmuştur. İlgi çekici diğer bir bulgu da savaş veya doğal afet korkusuyla ilgilidir. Katılımcıların %41.83’ü hem çocukluklarında hem de yetişkinlik çağlarında bu korkuyu yaşadıklarını belirtmiştir. %8.16’sının ise bu korkuları çocukluklarında yaşadıkları halde şu anda bu korkuyu yaşamadıkları anlaşılmıştır. Yani katılımcıların çok azı savaşlardan veya doğal afetlerden meydana gelen korkularını değiştirmiştir. Asıl ilginç olan nokta da araştırmaya katılanların %24.48’i savaş veya doğal afetlerden çocukluk yıllarında korkmadıkları halde yetişkinlik çağında korkmaya başlamış olmalarıdır. Bunu ülkemizin içinde bulunduğu durumla açıklayabiliriz. Üzerinden daha 10 yıl geçmemiş olan büyük Marmara depremleri gündemini halen korumaktadır.

Çocukların en önemli korkularından biri olan fiziksel yaralanmadan korkma ise katılımcıların yüksek bir oranında (%36.73) bundan çocuklukta yada yetişkinliklerinde korkmadıkları ortaya çıkmıştır.

Korkuların çocukluğa oranla yetişkinlikte daha farklı yönlere kaydığını, özellikle ergenlikten itibaren yaş ilerledikçe çevre ile sosyal ilişkilerin artması sonucu çocukluk korkuları da giderek azalmaktadır (Yavuzer H., 1982, Yavuzer H., 1985). Yapılan bazı araştırmalarda 14 yaşındaki bir çocuğun en büyük korkusunun başkalarıyla anlaşamama, yaşam koşulları ve başarı dereceleri olduğu bulunmuştur (Breckenridge, 1965).

Bu konuda yapılacak olan diğer araştırmalar buradaki bulgular ışığında, korkuların değişimini daha iyi anlamak için yüksek katılımcı sayısının olduğu ve korkularla ilgili spesifik olmayan daha ayrıntılı soru listesinin bulunduğu bir ölçek kullanılarak yapılabilir. Öncelikle korkuların değişimi çok farklı boyutlarda ve birçok faktörü de içine alarak araştırılabilir. Çocukluğumuzda birçok korku yerini çok kısa süreler içinde başka korkulara bırakabilmektedir. Bu yüzden yetişkin bir insanın çocukluk korkularını hatırlaması zor olabilir. Boylamsal bir çalışma ile belki de çok daha ayrıntılı korku türleri ve bunların nasıl değiştiğini, yerlerini hangi korkuların aldığı saptanabilir. Korkular ebeveynlerden, dünyada meydana gelen olaylar sonucu veya özellikle kişisel yaşantılar sonucu çok farklı değişimler gösterebilir. Sosyoekonomik düzeyin de yapılan bazı çalışmalarda korkuların farklılaşmasına sebep olduğu görülmüştür. Yapılan bir araştırmada 9-11 yaşları arasında yüksek sosyoekonomik düzeydeki çocuklarla düşük sosyoekonomik düzeydeki çocukların korkularında anlamlı farklılıklar bulunmuştur (Erol, 1990).

Türkiye’de korkuların yaşa bağlı olarak değişimiyle ilgili deneysel bir araştırmaya rastlanmamıştır. Genel olarak her birey korkularını gizleme eğiliminde olabilmekte bu yüzden de bu alandaki çalışmaların ne derece güvenilir ve geçerli olacağı tartışılmalıdır. Ayrıca kişilerin çocukluk korkularını doğru hatırlayamayabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Bazı kültürlerde kişinin herhangi bir şeyden korkması alay konusu olabilmekte bu yüzden özellikle A.B.D. gibi bireyci toplumlarda gizlenmektedir. Korku ile ilgili yapılacak diğer araştırmalarda korkularla ilgili sınıflandırmalardan yararlanılabilir. Son olarak geniş katılımcının olduğu ve güvenirlik ve geçerliliği saptanmış ölçeklerle korkuların değişimi hakkında araştırmalar yapılabilir.

Orhan Dünya | Psikolog

Kaynaklar

  • Bowd, A. D. (1984). Fears and Understanding of Animals in Middle Childhood. The Journal of Genetic Psychology. Vol 145. 143-144.
  • Breckenridge, M. E., & Vincent, E. L. (1965). Child Development. Fifth Edition. W. B. Sounders Comp. London.
  • Budak, S. (2000). Psikoloji Sözlüğü. Bilim ve Sanat Yayınları.
  • Bulduk, S., & Cesur, S. (2003). Kişilikte Heyecanların Rolü:Gray-Wilson Kişilik Ölçeği. Psikometrik Araştırma Enstitüsü Yayınları.
  • Cebiroğlu, R. (1982). Çocuk Akıl Sağlığı ve Hastalıkları. İ. Ü. Tıp Fakültesi Yayınları. Cilt No:17
  • Davison, G. C., & Neale, J. M. (2004). Anormal Psikolojisi. Türk Psikologlar Derneği Yayınlar. 7. Basım.
  • Dollard, J., & Miller, N. E. (1971). Fear and Anxiety Child Psychology Ed. John C. Wright. Prentice-Hall Comp. USA.
  • Erol, N., & Şahin, N., & Özbece H. (1990). Çocukluk Korkuları:Korku Tarama Ölçeğinin Psikometrik Özellikleri ve Gecekondu Kesimine İlişkin Norm Çalışması. Türk Psikiyatri Dergisi. 31-38.
  • Gander, M. J., & Gardiner, H. W. (2001). Çocuk ve Ergen Gelişimi, İmge Yayınevi, 415-416.
  • Janov, A. (1973). The Feeling Child. Murray Printing Comp. USA.
  • Köknel, Ö. (1981). Ailede ve Toplumda Ruh Sağlığı. Hür Yayınları.
  • Mangır, M., & Aktaş, Y. (1992). Çocukluk Korkuları. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları.
  • Marks, I. M. (1987). The Developmend of Normal Fear:A rewiev. Journal of Child Psychology, Psychiatry Allied Discriplies. Vol 28. 667-697.
  • Muson, P. H., & Conger, J. J. (1979). Child Developmental and Personality. First Edition, Harper Row.
  • Preuschoff, G. (1998). Çocukların İçindeki Korkular. Beyaz Yayınları.
  • Şendil, G. (2006). Gelişim Psikolojisi:Çocukluk Dönemi Ders Notları. Çantay Kitabevi.
  • Şenol, S. (2006). Korkular Gelişimsel Anlamı ve Tedavisi. Morpa Kültür Yayınları.
  • Yavuzer, H. (1982). Çocuk Psikolojisi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınevi.
  • Yavuzer, H. (1985). Çocuk Psikolojisi. Altın Kitaplar Yayınevi.
  • Zulliger, H. (2000). Çocuklarımızın Korkuları, Cem Yayınevi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir